Güldürmeyen şakalar gibi. İyi niyetle yola çıkıp eline yüzüne bulaştırdığın şeyler gibi Iphone’nun şu anı albümleri. Telefonunu eline alıyorsun, fotoğraf galerisine giriyorsun, karşına akıllı ama düşüncesiz telefonunun oluşturduğu albümler çıkıveriyor. Diyelim portrelerde sıra eski sevgiline gelmiş oluyor. Sen de büyük ihtimalle telefon temizliği yapan Başak burcu vibes bireylerden değilsen durduk yere duygusal iniş çıkışlar, kızgınlıklar, pişmanlıklar yaşıyorsun. ‘HadsizPhone’ öyle uygun görmüş işte, hadi bakalım.
Bir de bunun arkadaşlarınla dizi izlemek için açtığın evdeki kocaman televizyonda aniden pırtlayıp ortamı bozması da var tabii. Bas! Çabuk! bas! Menü! Menü!
Bu sana sormadan hayatından güzellemeler düzen AnıcanPhone ‘Evcil Dostlar’ dosyası yapıp, altına yapıştırdığı duygusal bir şarkıyla gün ortasında fişimi çekiveriyor mesela. Oysa canın oğlunu bir yıl önce kaybetmişsin. Şimdi ağlama vakti .
Canı sıkılmış olacak ki, mesela ‘Kutlamalar’ albümü yapası geliyor bir gün, sen kutlanacak pek bir şey bulamazken üstelik. Bak, acayip sinsi zamanlamaları var. Sanki inadına inadına. Doğum günleri, bayramlar, partiler, düğünler…
Bitti mi? Şaka mısın, biter mi hiç?; ‘Sahilden Anılar’, ‘Eski Günler’, ‘Sonbahar’, ‘Arkadaşlar’... Altına müziği döşeyip nereden yakalarsa oradan batırıyor bıçağı. Her haltımızdan haberi varken, nedense kalbimizin kırılma ihtimalinden BihaberPhone çünkü.
Yaşımdan mı, yaşadıklarımdan mı yoksa geldiğimiz hayat konumundan mı bilemiyorum; işin özü, anılar üzüyor beni. Boğazım batmaya, midem büzüşmeye başlıyor. Gözlerim yüzümün sağından ve solunda iple aşağı çekiliyor misali. Hüzünleniyorum belki de geri alınamayacak zamanın ardından…
Çünkü anıların güldürmediği, geçmişin deli gibi özlendiği, geleceğin sisler ardına saklandığı yerdeyiz şimdi. En çok da şimdi.
Sandığa kaldırılıp unutulmuş bir fotoğraf albümü gibi hissetmekten alıkoyamıyorum kendimi. Güzel ama eski anılarla dolu, şimdilerde açıp bakmanın kimsenin aklına gelmediği, kapağı tozlu, sayfaları sararmış, öylece kalakalmış.
İşin en fena yanı da o güzel anıların içindeyken kişinin aslında yaşadığının ne kadar kıymetli ve özel olduğunun farkında olmaması. Hani bundan beş sene önceki fotoğraflarına bakıp ¨Ne kadar güzelmişim/gençmişim…vs¨ diye iç çekeriz ya (Sen de bir gün iç çekeceksin Z kuşağı ☺). Oysa o gün halimizden memnuniyetsiz, kendimizi eksik, yetersiz görmüşüzdür.
Belki de ‘anı albümlerine’ bakarken içimizi dolduran hüznün sebebi tam da budur. Ne dersiniz?
Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!