Skip to content

İki sene sonra sinemadayım, makinist dokunma ağlıyorum!

İki sene sonra sinemadayım, makinist dokunma ağlıyorum!
İlk kez el ele tutuştuğum, sevgilimin omzuna yaslandığım, kızlarla kahkahalar atarak eğlendiğimiz, iki üç film arka arkaya gömerek kalp kırıklıklarımdan kaçtığım yerdi sinema. Önemliydi. Hiç evdeki kanepede izlemekle bir olabilir miydi?.
Share on facebook
Share on twitter
Share on pinterest
Share on whatsapp
İlk kez el ele tutuştuğum, sevgilimin omzuna yaslandığım, kızlarla kahkahalar atarak eğlendiğimiz, iki üç film arka arkaya gömerek kalp kırıklıklarımdan kaçtığım yerdi sinema. Önemliydi. Hiç evdeki kanepede izlemekle bir olabilir miydi?.

Pandemi sizden hangi alışkanlıklarınızı aldı? Tamam şimdi düşünmeyin, sonraya saklayın bu soruyu. Benden aldıkları ve bana kattıkları türlü türlü; evinin müptelası kendinin belası bir birey oldum çıktım özetle… Ah! Neyse, pandemi katliamı listemi anmayalım şimdi.

Eksikliğini çektiğimi bile unuttuğum, oysa ne çok sevdiğim  bir alışkanlığımdı sinemaya gitmek. Kendimi bildim bileli filmlere, sinema salonlarına kaçarım çünkü. Neşeliysem, hoop! bir filmle taçlandırırım. Hüznüm bolsa, offf! sinemayla ilaçlandırırım. Az okulu kırıp filmlere kaçmadım (pişman değilim örtmenim). Karanlık sabahlarda koşup, çantama tıktığım peynirli poğaça ile ilk seansta sinemaya kapandım.

KENDİNİ EKMEK YASAK!

Üniversite yıllarım Beyoğlu’nda sinemadan sinemaya girmekle, ardından arkadaşlarımla ve hocalarımla kırmızı şarap eşliğinde filmi tartışmakla geçti. Vardı öyle güzel huylarımız, zevklerimiz, olmazsa olmazlarımız.

İlk kez el ele tutuştuğum, sevgilimin omzuna yaslandığım, kızlarla kahkahalar atarak eğlendiğimiz, iki üç film arka arkaya gömerek kalp kırıklıklarımdan kaçtığım yerdi sinema. Önemliydi. Hiiiç evdeki kanepede izlemekle bir olabilir miydi?

Tam iki senedir gitmedim, gidemedim. İnsan bir alışkanlığını bırakınca, ipler koptukça kopuyor maalesef. Bir arkadaşımın Instagram hikayesinde Will Smith’in yeni filmi ‘King Richard’ın afişini görünce ne yalan söyleyeyim hemen internet sitelerinde filmi aramaya başladım. Yok Allah, yok!

E peki ben aşkım Will’i nasıl izleyeceğim? Sinemalara bakmaya başladım. İlk seansa gidersem, ferah ferah izleyebilirim değil mi?

İstinyepark’ta ertesi gün 12:20’de seansı arakladım. Kendime söz verdim; bu kez planına uyacaksın, kendini ekmek yasak!

Kendini ekmek! Son yıllarda bolca yaptığım bir eylem. Yazı konularımı, yeminlerimi, sosyalleşmelerimi devamlı ekiyorum. Bu da ayrı bir yazı konusu olarak burada ekilsin.

12:05’te gişenin önündeyim. Görevli HES kodumu ya da aşı kartımı göstermemi istiyor. HES’liyorum. Mısırda kutuyu sınırsız doldurabileceğin kampanya var, istiyor muyum? Bulaşmıyorum. Ortanın ortasını istiyorum. Zaten ekranda göründüğü üzere sinemada sadece ben varım. Buna önce biraz üzülüyor, sonra yüzde bin bayılıyorum.

Koskoca salonu kendime kapatmışım gibi 🙂

PATLAMIŞ MISIR, ALASKA FRİGO

Biletimin üzerine 10TL Türk kahvesi ve su kağıdını zımbalıyor görevli kadın. Merdivenlerden inerken fuaye alanını görünce boğazımdan duygular yükseliyor. Kapıda bekleyen delikan lıya biletimi gösterip Türk kahvemi almaya kahve standına doğru yürüyorum. Aynı görevli gelip kahvemi hazırlıyor. O sırada mısırlara, dondurma dolabındaki Alaska Frigolara bakıyorum. Ağladım ağlayacağım.

Yıllar sonra vatanına dönen gurbetçi gibi olmalıyım. Şurası kızlarla oturduğum yer, şurası mısır kuyruğunda beklediğim, şurası…

Hakkını tam veremediğimiz, bize iyi gelen ne çok güzellik varmış hayatımızda değil mi?

Reklamları bile kaçırmak istemediğim için 12. salonda E7 nolu yerime yerleşiyorum.

Hiç hazzetmediğim şehre 15 dakika mesafede cennet olduğu iddia edilen o evlerden birinin reklamını izlerken bile duygulanıyorum. İçime İbrahim Tatlıses mi kaçtı acaba?

13 yaş altı ailesi ile izleyebilir.

Şiddet ve korku içerir.

Hah! film başlıyor. Keşke Will Smith içerir, lütfen kalbinize hakim olun da yazsaydı.

Hadi filmi anlatmak için diğer yazıya geçelim.

Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!


Bir Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.