¨Dikkat köpek var! Kedi de az manyak değil¨. Günlerdir dünyanın konuştuğu Johnny Depp- Amber Heard davasının bendeki ana başlığı budur.
Bu davada kimse yüzde yüz haklı değil, gaza gelip taraf tutmak da anlamlı değil. Bir yerden tutacaksak eğer en derinlerdeki karanlık yanlarımızdan, yaralarımızdan, skandallara kabaran iştahımızdan, bağımlı ilişkilerden, narsist kişiliklerin insanı duvardan duvara vuran cazibesinden, anne-baba travmalarımızdan tutalım bence.
Ama önce başa saralım, bilmeyenlere dünyanın çenesini yoran, taraf tutturan hikayeyi özetleyeyim. Hazırsanız ‘Toksik İlişki’ bakanınız başlıyor.

İLİŞKİNİN ROMANTİK BAŞLANGICI
59 yaşındaki İkizler burcu erkeğimiz Johnny Depp dünyanın en büyük film yıldızlarından biri. Aynı zamanda müzisyen, yapımcı vesaire… fazla söze gerek olmayan bir isim kendisi.
2009 yılında Hunter S. Thompson’ın romanı ‘The Rum Diary’ Türkçesi ‘Tutku Günlükleri’nden uyarlanan, Coni’nin ortak yapımcısı olduğu filmin çekimlerinde kariyerinde henüz arzuladığı patlamayı yaşayamamış, o zamanlar 23 yaşında (şimdi 35) olan güzeller güzeli Amber Heard ile tanışıyorlar.
Tam da Coni’nin müzisyen, oyuncu, model Vanessa Paradis ile olan ilişkisinin son demleri. Amber’ın da o zamanlar sevgilisi mevcut.
Sette aralarında bir kimya hissediliyor ancak 2012 yılında filmin basın-tanıtım turuna çıkmadan önce bir şey yaşanmıyor ikili arasında. Fakat çekimler sonrası Coni’nin Amber’a elbiseler, hediyeler yollaması, notlar yazması gibi mini flört atakları da mevcut.
2012’ye gelince, Coni ve Vanessa Paradis’in iki çocuklu 14 yıllık beraberlikleri sona eriyor. Amber da sevgilisinden taze ayrılmış.
Bir araya gelmemesi gereken iki deli birlikte ‘Tutku Günlükleri’nin tanıtım turuna çıkıyorlar. Otel odasında şarap içmeler, karşılıklı jestler, flörtler derken Coni’nin ‘rüya çift ayrılığı’ taze olduğu için gizli saklı başlatıyorlar ilişkilerini.
2015’e evlenip, 2017’de Amber’ın sekiz milyon dolar tazminat almasıyla boşanıyorlar. 2018’de Hollywood’da başlayan #metoo dalgasıyla Washington Post gazetesine bir makale döşenen Amber (her zaman dönen Coni bu kez dönmedi ya, krize girdi kesin), aile içi şiddet gördüğünü yazınca Coni kariyerinin önemli bir kısmını adadığı ‘Karayip Korsanları’ serisinin altıncısından sepetleniyor.
LOVE & CRIME KANALINDA CANLI CANLI
Bu arada 2020’de İngiliz bulvar gazetesi ‘The Sun’ Coni’nin karısını döven bir adam olduğu haberini yapınca, gazeteye ¨İtibarım, kariyerim¨ çığlıklarıyla dava açıyor Coni. Ve davayı kaybediyor. Bunu da atın cebe.
Daha sonra bütün projeleri bir bir iptal olunca ¨Bana bunu yapamazsın Amber Hanım¨ diye kayıpları karşılığında 50 milyonluk tazminat davası açıyor eski eşine. Amber da ¨Saçmalama bebeğim, kendin ettin, kendin buldun¨ çıkışıyla el arttırıp 100 milyon dolarcık karşı dava ile geliyor.
Aslında başlarda pek de ilgimi çekmiyor hadise. Amber’a da ılgıt ılgıt gıcık kapıyorum. Adamın yatağına dışkılamış, parmağını koparmış, ¨Manyak bu kadın¨ çekiyorum içimden.
Derken bir akşamüstü Amber Heard canlı canlı ifade verirken Youtube’da karşıma çıkıyor. İşte o noktada ben de bir daha bu davadan çıkamıyorum.

‘Law & Crime’ olan kanalın adı benim için bir anda ‘Love & Crime’ a dönüşüyor. Yapılan sıkı PR çalışması ve Coni’nin hayranlarının sosyal medyada linç yağmuruna tutmasıyla nefret edilen kadına dönüşen Amber kürsüde yerini alıyor. Saçları saçak saçak o gün, biraz deli, tutarsız, anksiyetesi yüksek görünüyor. ¨Allah bir¨ dese inanılmayacak seviyeye gelmiş dünyanın gözünde. İlişkinin başındaki o ışıklı kız çoktan çekip gitmiş, nevrotik birine dönmüş.
LOVE BOMBING, GASLIGHTING DURUMLARI
Nasıl tanıştıklarını, Coni’ye nasıl aşık olduğunu, müthiş karizmatik bir adamdan 25 yaşındaki bir kadına yapılan ‘love bombing’ karşısında elinin ayağının kesilişini anlatıyor.
Love bombing: ilişkinin başında karşıdaki kişinin hediyeler, jestler, büyük laflar, sürprizler, iltifatlarla akıl alması. Aşırı bir aşk yağmuru. Bu arada ‘love bombing’e düşmemek imkansız gibi bir şey. Ve ‘love bombing’ narsistlerin pek sevdiği bir hal. Bunu da notlarımıza yazalım.
Bir süre sonra kendinden yaş olarak iki kat, kariyer olarak kat kat büyük olan Depp’ten Amber’a ‘gaslighting’ler başlıyor. Hemen bu terimi de anlatayım.
Fiziksel olmasa da duygusal ve psikolojik olarak ilişkide olduğun kişiyi çökertmek, sindirmek, söndürmek. Coni de önce Amber’ın giydiği kıyafetlerle başlıyor işe. ¨Bu elbise seni ucuz kadın sınıfına koyar¨, ¨Hah! Giye giye bunu mu giydin¨, ¨Fahişe gibi görünüyorsun¨, ¨Sen anlamazsın, sen bilmezsin¨, ¨Bu rolü mü oynayacaksın?¨ gibi gibi.
Adalar modalar gezilen, şaraplar içilen, danslar edilen ilişkileri tam da burada su almaya başlıyor. Önceleri Coni ne derse boyun eğen Amber, bir süre sonra oyuna dahil olup dişlerini göstermeye başlıyor.
Alkol ve uyuşturucunun da ilişkideki yüksek dozunu belirtmeden geçemeyiz. Rutin bir şekilde alkol ve uyuşturucu kullanan kişilerin sağlıklı kararlar veremeyeceği, mantık çerçevesinde davranamayacağı, ruh halinde sıklıkla dalgalanmalar yaşayacağı, kıskançlık ve öfke nöbetlerinden uzak kalamayacağı da aşikar.
‘Manyak’ Amber’ın ilk ifadesi beni koltuğa çakıyor resmen. O kadar tanıdık, o kadar bildik bir yerden ki söz ettikleri. Narsist biriyle toksik bir ilişkiye düşmüşler anlar neden söz ettiğimi.
TOKSİK İLİŞKİ VE ÇOCUKLUK TRAVMALARI
Öyle bir aşk ve tutkuya kapılırsın ki, kendinden vazgeçersin, varlığını, isteklerini unutur anahtarı teslim edersin. Bilirsin kötüdür, sana iyi gelmiyordur ama kopamazsın. Kopamadıkça öfkeli, dengesiz birine dönüşürsün. Gözlerinin ışığı söner, kendinden nefret edersin. Gitsen gidemezsin, kalmak zaten sadece acı çekmektir. Bir gün ayrı kalsan etin acır, onsuz nefes alamazsın. Bağımlısındır artık. Aşk değil uyuşturucudur ve çok tehlikelidir. Neyse ki benim hikayemde o adama bağımlılığım uzun sürmedi ve silkelenip kendime gelmeyi başardım ama ya başaramazsa insan? Ya karanlık gittikçe derinleşirse ve alışkanlığın haline gelirse?.

Bakın hemen dönelim Amber’ın çocukluğuna. Yine mi çocukluk? Evet yine çocukluk. Çünkü maalesef tüm bağımlılıkların, toksik hallerin sebebi gidip oraya dayanıyor.
Amber’ın babasının alkolik ve uyuşturucu bağımlısı olduğunu, annesine ve çocuklarına şiddet uyguladığını biliyor muydunuz? Ve annesinin ölene kadar onu terk etmediğini. Al sana baba travması-anne kopyalaması vakası.
E Coni de farksız mı? Onun çocukluğunda da mis gibi bir anne travması yatıyor. Sessiz, kibar, içine kapanık, yüzleşmekten kaçan bir baba ve karşısında depresyona girip çıkan, bağımlı, küfürler eden, kocasını yerden yere vuran bir anne.
İfadesinde çocukluğunda evde sorun çıktığında Coni’nin kendini tuvalete kilitlediğini anlattı ablası. Aynı şekilde Amber ile de çıktıkları tatillerde iki oda tuttuklarını, kavga ederlerse Coni’nin diğer odaya saklandığını da anlattı. Yine gidip annesinin modeli bir kadına aşık oluyor. Sınavını vermeden bazı kodlarımızdan kurtulamıyoruz şu hayatta. Gerçeğimizi görmedikçe de daha beteriyle sınanıyoruz maalesef. Ahh be Conim.
Yani dostlar; anne travması ile baba travmasının toksik aşkıdır bu. Taraflar ¨Hayır, ben değil o yaptı¨ savaşını sürdüredursunlar, her gün yeni bir skandal dökülüyor ortaya ilişkileriyle ilgili. Biri diğerinin parmağını kopartmış, diğeri şişe sokmuş, yatağına kakasını yapmış, elbiselerini yırtmış, sarhoş olup sızmış, uyuşturucudan kör olmuş falan filan…
Yahu bir kişi de çıkıp sormuyor ¨Madem ilişkiniz böyleydi 2012’de başladınız da 2015’te üç sene sonra niçin evlendiniz? Hasta mısınız siz kardeşim? Birinizin de aklı, iç görüsü, kendine saygısı yok mu?¨ diye
Çünkü yok! Çünkü bu bir bağımlılık ilişkisi. Etrafımda tanıdığım böyle çiftler var, hadi bu seviyede şişeler, uyuşturucular uçuşmasa da birbirilerinden devamlı şikayet edip, ayrıl-barış döngüsünde ama asla kopamayan çiftler bunlar. Aklım almıyor yaşadıkları ilişkiyi ama anlıyorum çünkü toksikliklerine bağımlı olmuşlar.
Yarım saat önce yanınızda birbirilerine girerler, ¨Bitti artık¨ çekerler, yarım saat sonra ağız ağıza öpüş koklaş görürsün. Yani dünyadaki tek toksik ilişki Coni-Amber değil.
¨BENİ TERK EDEMEZSİN CONİİݨ
Bana sorarsanız ortalığa dökülmeseydi, Amber o yazıyı yazmasaydı şu anda tekrar beraber bile olabilirlerdi. Olsunlar diye demiyorum, işin akışı bu, sistem bu, mümkündür diyorum.
Ama zurna nerede zırt dedi? Coni Amber’dan tamamen ayrılmak istediğinde. Zııııırrrrrttt!
Baba travması sebebiyle erkek ve ilişki algısı hiçbir zaman sağlıklı olmamış Amber, terk edilme korkusuyla çıldırdı. ¨Beni nasıl bırakır¨ hırsına kapıldı diye düşünmeden edemiyorum.
Tabii kocasının sarhoş, baygın, yerlerde sürünen fotoğraflarını çekmesi, mutfağı kırıp dökerken videoya alması, başkalarıyla asansör yakalanmaları derken pek de hoş, sadık, aşık bir yerde durmuyor kendisi. Sevilmeye, inanılmaya hiç müsait değil.
Ama dedim ya toksik ilişkide ‘sağlıklı’ bir hal aramak öyle yersiz ki. İlişkinin akışı bu; kavga et, şiddet göster, ayrıl, ağla, barış, seviş, iki gün iyi ol, üçüncü gün dön başa.
Çıkan e-maillerden, mesajlardan ve telefon konuşmalarından da görüyoruz işte. Kavgalar ediliyor ¨Aşkım seni çok seviyorum¨larla devam ediliyor.
Yani bu davada haklı-haksız yok. İkili delilik var.
#metoo hareketine de hakaret bu dava, gerçek şiddet görenlere de. Burada travmalarından kopamamış çocukların karşılıklı sidik yarışı var. Günden güne çığırından çıkmış kıskançlık, nefret, tutku, yoksunluk, aşırılık dolu bir kaza bu.
¨Sıkıldım artık oynamıyorum¨ diyen erkeğin karşısında ¨Beni terk edemezsin¨ tepinmeleriyle krizler geçiren bir kadının karşılıklı çıldırması.
Ve kimse pırıl pırıl aklanmış olarak çıkmayacak. Çıkamaz! Ancak iyice dibe batarlar o kadar.
Kendilerine şöyle sıkı bir aile dizilimi seansıyla başlamak suretiyle tası tarağı toplayıp içsel yolculuklarına çıkmalarını tavsiye ediyorum.
6 Yorumlar
Ünlüler zenginler de kendi analizlerini yapamıyor ya ! Hayret Bu tür şeyler eğitim seviyesi düşüklerde yaşanır sanırdık . Hep başkalarına demeç verip , özlü sözler yumurtlarlardı İşin Aslı hiç öyle değilmiş Hep imrenerek ne güzel çift diye baktıklarımız aynı segmente olmadıkça , zaman geçtikçe de ön görüleri artmadıkça hiç bir sonuç çıkmazmış meğer. Çok güzel bir yazı olmuş Çıkarım yapanlara
Seni çok seviyorum Ayşe yaaa:)))
Kalemin muhteşem…
Yine şahane bir tespit, olayı tepeden net görüş ve o her zamanki akıp giden anlatımı…
Nasıl nokta atışı ile yakalamışsın olayı, bayılıyorum yazılarına Ayşe’cimmmm
Çok doğru kaleminize sağlık
Ne kadar güzel yazıyorsun Ayşeee
Harikasın:))
Şahane olmuş Ayşe