Skip to content

Deli gibi önemsediğin neyi gride bırakabildin?

Deli gibi önemsediğin neyi gride bırakabildin?
Grilere inanmayı tercih ederiz. O zaman sevilmeyişimizi, istenmeyişimizi, arzulanmayışımızı kendimize açıklayabiliriz. Gri, tesellidir. Gri, ihtimal çeşitlisidir. Yara bandıdır gri. Ne kanayansındır ne sağlam, bir sağa bir sola sallan...
Share on facebook
Share on twitter
Share on pinterest
Share on whatsapp
Grilere inanmayı tercih ederiz. O zaman sevilmeyişimizi, istenmeyişimizi, arzulanmayışımızı kendimize açıklayabiliriz. Gri, tesellidir. Gri, ihtimal çeşitlisidir. Yara bandıdır gri. Ne kanayansındır ne sağlam, bir sağa bir sola sallan...

¨Hayatta griler de vardır Ayşe!¨ diye ikazladı beni. Sanki bilmiyorum grileri…

¨Az kuru az pilav, ha bi de yarım mercimek çorbası alayım¨ gibi bir şey bu dediği. Hepsinin ucundan. Öyle griler vardır elbet, duygunun ucundan ucundan, tutmadan kolundan.

Seversin ama onsuzluk rahatsız etmez mesela; gridir bu. Kaldırım grisi.

Beraber vakit geçirmekten hoşlanırsın ama özlemezsin; al sana bir gri daha. Duman grisi.

Maaşın yatar her ay başı, gel gör ki ayakların geri geri gidiyordur işe; bu da bir çeşit gri bence. Soluk gri.

Mutsuzsun ama ayrılmazsın; siyaha düşmemek için tutunulan gri değilse ne? demir parmaklık grisi.

Olur mu, olmaz mı? bilemezsin, biraz uğraşır sonra peşine düşmezsin. Pek de heveslisi değilsin çünkü; taş gri.

Bazı şeyler gün gibi beyaz ya da gece gibi karanlıktır oysa. Öyle de olmalıdır. Öyle olmalıdır ki kıymetinden eksilmesin.

YA VARDIR YA YOKTUR OYSA…

Al sana gerçek gibi gerçek: yalnızca siyah ya da beyazla ifade edilebilir anlamı yüksek şeyler. Ki bunlar es geçemeyeceğimiz, benlik terazimizin dengesi ele geçirebilen, esaslı şeylerdir.

Varlığı ve yokluğunun gümbür gümbür hissedilebileceği şeyler mevzu ettiğim.

¨Hayatta griler vardır Ayşe!¨…

¨Deli gibi önemsediğin neyi gride bırakabildin?¨ sorarım sana ben de!

Ya vardır ya yoktur işte; hayati, kalbi, aşki ise eğer… Ya heptir ya hiç. Öyle ak ve öylesine kuyu karası.

Birbirimizi kandırmayalım, olacaksa olur, akacaksa akar, akmıyorsa işte o zaman işin zor. Bile bile tutulursun da esasen beklemeye değmez bazı şeyler. Zamana bırakınca gerçekleşmez. Masaldır o, dizidir, filmdir…

Çünkü yoktur onlar, gerçeğe dönüşmeyeceklerdir.

Bugünlerde bundan pek söz etmiyorlar ama her kalpten dilediğin er geç kanatlanarak sana uçuvermez. Yüz kere de hayalini kursan, bin kere de olumlama yapsan, bütün pozitifleri yatağa koyup içinde yuvarlansan hayata geçmez. Geçmeyecektir de.

Ve fakat biz ‘isteriz’ ve öyle kolay kolay yenilgiyi kabul edemeyiz.

Kimi zaman ucundan kıyısından, kimi zaman haykırarak ciğerimizin ta ortasından. En temel dürtü olarak arzulanmak isteriz. Beğenilmek, bakışları ve takdirleri toplamak için yanıp tutuşuruz.

GRİ, OYNAKLIĞA POZİSYON ALMAKTIR

¨Yok ya, bana ne başkalarından, kendim için yaşıyorum¨ diyenler yalan söyler elbette. Onların bu sözleri zekice bir paçayı kurtarma manevrasıdır. İstediğini söylemediğin bir şeyin kaybından utanç yaşayamazsın değil mi? Eee utanç yükünü omuzlardan atmak elzemdir. Zaten birikmişi çoktur değil mi?.

¨Kendim için yaşıyorum artık¨… Peki. O zaman sizi şu yüce dağdaki mağaraya alalım lütfen.

İşin komik tarafı, yani bilmiyorum komik mi ama; kişi, gayet iyi bilir içinde taşıdığı siyahını beyazını. Daha iyi bir ihtimali kaçıracak olmanın fikrinin yarattığı dev kararsızlıktan başka bir şey değildir gri.

¨Ne içersiniz. Kola mı? Ayran mı? Bira mı?¨

¨Hmmm… kola! Yok ya ayran. Bira içersen içerim bak. İçmez misin? O zaman ben bir su alayım ya. Ya da sen bana önce yemekle kola ver sonra…¨.

Bırak Allah aşkına.

Tespit: Kişisel griye düşüşlerimiz tamamen oynaklığımıza pozisyon yaratabilmek adınadır yani. İstersem alabileyim, vazgeçersem çekip gidebileyim. Ohh! Bence de mis gibi.

Diyelim, aramak isteyen arar. Seninle olmaya niyetliyse olur, gelir. Başkaları adına bahane üretmek kişinin kendini kandırmasıyla soslanmış süzme enayiliğidir.

TESELLİDİR, YARA BANDIDIR…

Ama bak, insan kendi başına bela; severiz bahane türetmeyi. Misal ben, bünyem, kendim bahane profesörüyüzdür. Öyle bahaneler üretirim ki hem kendim hem başkaları adına, gidip boyunlarına sarılıp ¨Üzülme, geçecek¨ diyesim gelir. Derim de.

Saf görünerek ama dibinde kendime teselli uydurup, gururumu kurtarmaya çalışarak yaparım bunu. Sonra da kızarım kendime, aptal mıyım ben? Belki de kendine bile aptal taklidi yapıp tüymeye çalışan bir korkağımdır.

Demem o ki; hiç romantik bir durum yok ortada. Grilere inanmayı tercih ederiz işte. İşimize gelir gri dünya.

O zaman sevilmeyişimizi, istenmeyişimizi, arzulanmayışımızı kendimize açıklayabiliriz. Gri, tesellidir. Gri, ihtimal çeşitlisidir. Yara bandıdır gri. Ne kanayansındır ne sağlam, bir sağa bir sola sallan.

Neticesizliğin gözünden yaş gelmeyen evresidir gri. Zaman çalma platformdur o kadar. Sevişemezsin kan ter içinde, daha konuşacak ne var?

Fazla durulmaz gride, ona göre. Elbet yavaş yavaş kaybolur gidersin siyahlara, beyazlara doğru.

Gride bekleme yaparsan hissizleşirsin, bil bunu, kurtar kendini. Dolu dolu neşelerin, hüngür hüngür hüzünlerin, ışık ışık sevinçlerin, sepet sepet umutların, çuval çuval kırıkların olmaz… yani seni rüzgarında savurmaya odaklı şu tuhaf hayatın hiçbir anlamı olmaz.

Anlıyor musun?

¨Hayatta griler de var Ayşe¨…

¨Var da hayat siyahta ve beyazda yaşanıyor, onu ne yapacaksın?¨.

 

 

 

 

8 Yorumlar

  1. Böylemi güzel yazılır,hissedilir,yaşanır, düşünülür ❤

  2. En son beni terk eden sevgilime şu hayat sadece siyah ya da beyaz değil grilerde var ve ben seni grilerinle sevdim ama sen beni sevemedin demiştim .. Ben hala o grilerden çıkmaya çalışıyorum ..

    • gri dönemlerimiz elbette var hepimizin… olmasalardı siyahın-beyazın bir anlamı olmazdı zaten. eminim kendi zamanınızda siz de beyazlara çıkacaksınız.

      • İşte bazen öyle olmuyor sevgili Ayşe.. O kadar acıyor ki, üzerinden 10 sene geçmiş olsa bile hergün hatırına tek bir adet göz yaşı dökülüyor.
        Hala..

  3. Şahane anlatmışsınız duygularım ifade buldu

  4. Tamda ben de siyahlar beyazlar griler arasında bocalarken, bu yazıyı okumam ilginç .. Siyah ve beyazı fakat farkettiğin için oradan çıkar grileşirsin .. yani anlamsızlaşır hayat.. sonra hayatın akışında bir adım atarsın ki beyaz olduğunu görür farkedersin yine grileşir birden .. Fakat o kadar alışmışındır ki siyah ve beyaza gride tutunamazsın .. Farketmek budur bence .. bu bile gri .. farketmek gridir..
    Esas yazınızdaki çıkamadığım yer ve bilipte çözülmeyen yer” beğenilme “ “ sevilme” isteği .. dediğiniz gibi burası siyahtır. Arzu tutku herşey burda yatıyor..siyah ve beyazlar.. hep dışarıdan bir onaylanma beğenilme sevilme isteği.. “bensiz olamasın” hali
    çok düşündüm neden!! Herkes sevilmek istiyor beğenilmek istiyor.. sevmekle, beğenmekle haz alamıyor.. Bu durum, herkesten olmayabilir bazen bir kaç kişi seçersin hayatında onlarda beslersin bu inancını.. ne zaman o kişiye kendini beğendirirsin ve bensiz olmaz dersin .. sonra birden soğur kaçarsın o kişiden.. Esasında gizliden bir yarış halidir bu durum .. kim “ben onsuz olamam” der!!! Kaybeder .. beğenilmek sevilmek insanlığın en büyük sorunu .. çıplak gözle baksak büyük bir yanılgı durumu.. o kadar dışarıya odaklıyız ki hep dışarıdan beğenilme sevilme durumu var bence bunun sebebi kendimizi gri olarak sevemememiz.. ya siyah olmalıyız yada beyaz .. bak ben beyazım bak ben siyahım halleri ..
    Neden insan sevilmek ister ? Neden insan sevmekten haz almaz ? Burası bile ilginç birisi dışarıya bağlı bişey , diğeri ise kendimize bağlı bişey fakat neden zoru seçeriz elimizde olmayan şeyleri ???

  5. gerçekten bu kadar denk gelir, uzun zamandır yazılarını okumuyordum, bugün açtım ve tam da içinde olduğum ruh halini yazmışsın.

  6. gerçekten bu kadar denk gelir, uzun zamandır yazılarını okumuyordum, bugün açtım ve tam da içinde olduğum ruh halini yazmışsın.


Bir Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.