Umutsuzluk üzerine düşünüyorum günlerdir. Yaşam sevincini kaybetmeyi, çıkış bulamamanın korkusunu, her an boğazına oturmuş öksür öksür geçmeyen gelecek endişesini.
Anlatmaktan dertlerinin anlamını yitirdiğini ve fakat bu anlamsızlığın yarayı iyice deştiğini, seni daha dibe en dibe çektiğini düşünüyorum. Açılacak bir arkadaş, senden yaşça büyük birini bulsan da zaman zaman artık aynı cümleleri kuran dilinden tiksinmenin, kendinle aynada göz göze gelemeyecek halde ezilmenin ağırlığını düşünüyorum…
¨Bir dönemden geçiyorsun evladım¨ lafının teselliden çok öfkeni büyütüşünü. Karanlığın tüm duygularını ve zihnini esir alışını… Anlaşılamamayı, hiç anlaşılamamayı. Hatta gerçekten duyulmamayı.
Sadece yanında durup elini tutsalardı… çare oradaydı belki de bilemiyorum. Çok mu romantik?
ANKSİYETENİZ YOK MU? ANTİ-DEPRESAN?
Koskoca adamlara, kadınlara, abilere, ablalara sormak isterim mesela. Hiç vazgeçmek istemediniz mi? Mecburen sustuklarınız bütün güzel duygularınızı kemirmedi mi günden güne? Hayat sevincinizi yitirdiğinizi gözlerinizden fark etmediniz mi bir sabah?
Hatta tam da şimdi, bugünkü vaziyette deli gibi korkmuyor musunuz gelecekten? Anksiyeteniz yok mu sizin de? Bir antidepresan kullanıyor musunuz siz de?
Geceleri uyuyabilmek için birkaç kadeh veya sakinleştirici-uyku ilacı içmek zorunda kalmıyor musunuz? Koltukta sızmıyor musunuz bazı akşamlar? Sırtınıza binen yüklerin altında ağrılar, sancılar çekmiyor musunuz?
Peki ya düşünseniz çocukluğunuzu, gençliğinizi? Bugüne gelene kadar düzene uymak, aman kimseyi konuşturmamak, babanızı sinirlendirmemek, annenize fenalıklar geçirtmemek için nelerden vazgeçtiniz?
Eğer önünüzde kurallar, ‘el alem ne derler’, dışlanma korkusu, tek başına kalırsam yok olurum kaygısı olmasaydı diyelim başka bir meslek seçmez, başka bir akışta yaşamaz mıydınız?
Hiç düşünüyor musunuz her şeyimle kabul edileceğimi bilseydim, hayata güvenseydim nasıl biri olurdum diye?.
SÖYLESENE DOLU DOLU UMUDUN VAR MI?
Diyelim en basitinden istediği kıyafeti bile gönül rahatlığıyla giyemeyen, ¨aman ayıptır evladım¨ sözünün dizginleriyle sıkıştırılmış, tek gözü başkalarının dilinde takılı çocuklarız biz. Yuvarlana yuvarlana, el yordamıyla yılları devirip duruyoruz.
İsyanı bırak kenara, ayağa kalkıp gerçek düşüncemizi bile söylerken yüz kere düşünüyoruz. Dışlanmaktan korktuğumuz toplumun içi nasıl da çürük oysa. Bir şekilde yolumuzu bulup, çevremizi eleyip, hayatımızı küçültüp kenara çekiliyoruz sonra.
Yorgunuz değil mi?
Bugün sen koca insan, kaç yaşına gelmişsin mesela; hayatının altını üstüne getirmeye cesaretin var mı? Geçtim onu şöyle dolu dolu umudun var mı?
Parlıyor mu gözlerin ışıl ışıl? Hmmm evet, bir zamanlar parlardı. Zıplayarak kalkabiliyor musun sabahları yataktan ya da?
Yaşam sevinci ve hevesiyle coşabiliyor mu için sebepsiz?
Yaaaa…
Enes Kara… 20 yaşındaki gencecik, dünya güzeli bir tıp öğrencisi çocuk. Baba zoruyla kaldığı cemaat yurdunda çektiği zorluklara artık dayanamadığını, yaşama sevincini yitirdiğini, umutsuzluğun girdabında bir çıkış bulamadığını ve bunu kimselere anlatamadığını, korktuğunu söylediği bir video bırakarak arkasında, yaşama veda etti.
BİR DE ENESLERİ DÜŞÜN ŞİMDİ
Şimdi sen Enes’in abisi, ablası, teyzesi, amcası yaşındaki sen; üzerine sinmiş ümitsizliğin, elinden kopup gitmiş umutların, heveslerin adına üzgünsün, kırgınsın ya… bir de gencecik Enesleri düşün.
Gençlik umut demekti, ışık demekti, heyecan demekti, merak demekti, hayata aşk demekti, hayaller demekti oysa. Ne hayal kaldı gençlerimizde ne de umut. Çocukların çalacak kapıları, sığınacakları bir yer, güven duyacakları, yardım alacakları kimsenin olmaması ne demek?
Şu halimize baksana. En acil konuların başındadır bu. Gençlerine güven ve özgürlük veremeyen bir ülkenin geleceğinden ne beklenir ki? En hızla çözülmesi gereken meseledir bu! Siyasetiniz, ideolojiniz kenarda duruversin bir zahmet. Geleceğimiz acı çekiyor, geleceğimiz yalnız, geleceğimiz şimdiden yorgun.
Bir şey yapacaklar mı, işin ucundan tutacaklar mı? Sanmıyorum. Yıllarca sürecek köşe bucak temizlik lazım bize çamaşır sularıyla. Bakıp bakıp ağrıyorum. Bizim elimizde hiç yoksa umudumuz vardı. Ya şimdi?
1 Yorum
Tek kelimeyle muhteşemsiniz ❤️ kaleminize sağlık