Damarımızı Kesseler Sezen Aksu Akar

Anlayamama evresini çoktan geçtim, sadece büyük bir keder kaplıyor artık içimi. Kederi takiben de dipsiz kuyu gibi bir umutsuzluk. Cehaletin de önemi ya da tartışılır bir yanı kalmadı gözümde. Vicdansızlık çukuru bu. Baş etmesi imkansızlaşmış kaynağı bilinmeyen bir öfkenin ve sebebi unutulmuş, kılıcına hayran bir ayrışma halinin ortasındayız.

Sorsan mesela o arkadaşa neye kaşı olduğunu sana adam gibi bir cevap veremez bile.

¨Neye bu itirazın, haykırışın, kinin, öfken hadi anlat da bilelim, çaresi varsa bulalım¨ desen anlatamaz. Şöyle masanın üstüne başı sonu belli, sebebi aydınlık bir önerme koyamaz.

SEZEN AKSU TÜRKİYE’NİN KALBİDİR

Öfkesinde kavrulanlar, ilk fırsatta birinin yüzünün ortasına yumruğu geçirmek isteyenler, ortak noktada buluşmanın değil ne olursa olsun ille de ortam karıştırmak peşinde koşanlar ellerinde fitilleriyle cirit atıyorlar hayatımızda. Ve bu çok tehlikeli, farkında mısınız bilemiyorum.

Bu ülkede bir gün ‘SezenAksuhaddinibil’ hashtagine uyanıyorum. Uyandığım sayısız hayret verici, keder dolu, acı yüklü, akıllara seza günler yetmiyormuş gibi.

Nedir bu? şaşkınlığıyla hashtag’e tıklayıp yazılanları okuyorum. Sezen Aksu’nun beş yıl önce sözlerini yazdığı ‘Şahane Bir Şey Yaşamak’ şarkısında geçen ¨Binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete, selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e¨ sözlerini bir gazete ‘dine hakaret’ olarak yorumluyor ve koskoca Sezen Aksu’yu, Türkiye’nin en güzel simgelerinden birini hedef gösteriyor. Utanmadan.

Yahu arkadaşlar biz ne yapıyoruz? Kimi neyle suçluyoruz? Burada gerçekten Sezen Aksu ne anlatmak istemiş? Cahil esasen ne demek, bu hikayedeki cahil ne anlama gelir? sorularını sormadan da bir grup bu açıklamanın peşine takılıp Sezen Aksu’ya saldırmaya başlıyor.

Sezen Aksu’ya had bildiriyor.

İçim çekiliyor yazılanları okuyunca. #SezenAksumanevideğerimizdir, #SezenAksuTürkiyeninkalbidir, #SezenAksutürkiyeninvicdanıdır gibi karşı hashtagler paylaşmaya başlıyoruz biz de ardından.

Paylaşırken bile utanıyorum bunları. Yazılanlardan utanıyorum. Hayatımızı güneş gibi ısıtmış, her anımızın en kıymetlisi, her halimizin sesi, kalbin sembolü, ülkemin bize verdiği birkaç kıymetli şeyin en birincisi Sezen Aksu’ya bunun yaşatılmasından utanıyorum çok utanıyorum.

OZANIMIZ, TARİHİMİZ, ŞEREFİMİZ…

Öyle bir büyü ki Sezen Aksu, öyle köklü bir güç ki… Damarımızı kesseler Sezen Aksu akar bizim. Fanatik miyiz? Fanatiğiz ve bundan daha güzel, doğru bir fanatizm de görmedik.

Tanıdığım en merhametli, en kendi yolunda, en sarıp sarmalayan, herkesin derdine derman olmaya çalışan, yaşanan iyi kötü ne varsa bütün hücrelerinde hisseden insan o.

Ozanımız, tarihimiz, meleğimiz, armağanımız, şerefimiz, en ama en kıymetlimiz o bizim. Bakın, şakası yok! başka Sezen yok. Başka Sezen olmadı ve olmayacak. Kimi yargıladığının farkında olmayan, okuduğunu anlayamayan, ortalık karıştırmak isteyen, kötülükten beslenen, gerçeğe kör, sağır, dilsizlerin eline bırakacak halimiz de yok onu.

Az önce Twitter’da gördüm, Milli Beka Hareketi Sezen Aksu’yu tehdit ediyormuş. Bu akşam evine gideceklermiş. Şarkılarını dinlemeye değil elbet, olay çıkartmaya.

Kim kime nereye gidiyor kardeşim? Siz kimsiniz, kimi tehdit ediyorsunuz? Siz milyonları can evinden vurmaya çalışarak hangi planın peşinde koşuyorsunuz?

Bu arada yeri gelmişken sormak isterim. Sezen Aksu’nun evinden çıkmayan, beşlik simit gibi yan yana koltuğa dizilip, kariyerlerini değiştirmek, dönüştürmek için gözünün içine bakan ünlüler neredesiniz? Bir Mustafa Sandal, Demet Akalın mı sahip çıkacaktı Sezenimiz’e?

Sezen Aksu’yu kullanıp ortalık karıştırmak isteyenler eminim amaçlarına ulaşamayacaklar.

Unutulmasın, birileri susmayı tercih etse de saf sevgiyle onu bağrına basmış, kalbine kraliçe yapmış milyonlar var.