Skip to content

Coolluktan İstifa: Çıkma Teklifi Geri Gelsin

Coolluktan İstifa: Çıkma Teklifi Geri Gelsin
10 bekar kişiden 8’i ilişki durumunu size açıklayamaz. Şimdi biz beraber miyiz? Flört mü ediyoruz? Arkadaş mıyız? Ara ara konuşan kafalar mıyız? Bu nedir yani, nedir?
Share on facebook
Share on twitter
Share on pinterest
Share on whatsapp
10 bekar kişiden 8’i ilişki durumunu size açıklayamaz. Şimdi biz beraber miyiz? Flört mü ediyoruz? Arkadaş mıyız? Ara ara konuşan kafalar mıyız? Bu nedir yani, nedir?

Yıl 2022… Hep beraber el ele verip ilişki konusunda öyle bir yere geldik ki bağlasan durulmaz. Öncelikle her birimizi emeklerimizden dolayı tek tek tebrik edip, kucaklamak isterim.

Peki nasıl bir yer burası? Hemen açıyorum; Gazozu kaçık, insanı manevra manyağı yapan, iki ayağının üstünde durdurmayacak kadar kaygan, bilinmezlik komasında, duyguları bitkisel hayata sokmuş bir yer.

Hani ölmüyoruz da sinirden anksiyeteye, özgüven kaybından suçluluk zindanlarına, boğazımıza kaçmış heveslerimizi öksüre öksüre sürünüyoruz.

Bu arada dibine kadar da cooluz, maşallah.

Hemen örnek diyaloglar gelsin.

Ayrılmışsınız, iyi misin?¨.

– Aaa saçmalama herhalde yani, next!¨ (Sormayın şunu bana, dayanamıyorum. Sinirden mutfağı yedim. Stalk manyağı oldum. Alkole düştüm. Votka, votka ve daha çok votka verin banaaaaa).

 

-¨Eee biriyle görüşüyordun, ne oldu?¨.

¨Amaaan ondan bir halt olmaz! Eee senden ne haber?¨ (Gerçekten artık dayanma gücüm kalmadı, bütün hıyarları itinayla seçmekten tükendim, hepsi mi manyak çıkar? Neden ben, neden?).

 

-¨Seninki bilmemkimle berabermiş?¨.

– ¨Amaaan bana ne ya? Allah mesut etsin öööf¨. (Allah belasını versin be, daha dumanım tütüyor be! şerefsiz, pislik, iblis…)

EMPATİ Mİ YAPAYIM, ATARLANAYIM MI?

Farkındaysanız hislerimizi çaktırmayacağız, karizmayı dağıtmayacağız, evde duvarları yesek de taktığımızı belli etmeyeceğiz diye diye içinden çıkılmaz bir konuma düştük.

Misal artık ben neye ne tepki vereceğimi, şu yaşımda bir erkeğe nasıl davranacağımı falan bilemiyorum. İtirafsa itiraf.

Empati mi yapayım atarlanayım mı, aklımdan geçeni saklayayım mı samimiyete mi sığınayım, sevgimi göstereyim mi köpek mi çeksem daha iyi asla bilemiyorum. Ve böyle sağ elimde bir seçenek sol elimde diğer seçenekle kalakalıyorum. Beynim yanıyor. Dr. Error Hanım.

Geçen gün 38 yaşındaki bir arkadaşım elinde cep telefonu ¨Ayşe sence mesajına ne cevap vereyim?¨ diye sordu.

¨Mesaj ne?¨ dedim; ¨Nbr?¨miş. Te Allaam.

Dedim sen aklını mı oynattın kardeşim? (Bu arada ‘Nbr?’ nedir ya? ‘a’ ve ‘e’ fazla mı geldi sana, bu kadar mı yoğunsun? Neyse oraya girmiyorum şimdi).

¨KENDİNİ KAPTIRMA!¨ SEBEP?

Sen kalk koskoca şirketi yönet, hoşlandığın kişiden gelen mesaj karşısında elin ayağın karışsın, arkadaşına danışma hakkını kullan.

Aslında haklı çünkü biz itinayla ve ılgıt ılgıt manyak edilmiş bir nesiliz.

Birinden hoşlanırsın, gelen ilk tepki; ‘Kendini kaptırma!’.

Pardon da sebep?

Zaten aşk ilişkisinin olayı kendini kaptırmak, kendinden caymak, benliğini terk edip başkasını görmek, başkasında kalabilmek, o başkalığa tav olmak değil mi?

Kendini kaptırmaymış. Offf!

Bir de şu var ilişki tavsiyelemelerinde; ¨Beklentiye girme!¨.

Anlayamadım, niçin beklentiye girmiyormuşum?

Sizin hayatınızda beklentiye girmediğiniz tek bir şey var mı? Üşenmeyin düşünün lütfen. Hatta gelin size yardımcı olayım, beraber düşünelim.

Diyelim yeni bir işe başladın. Beklentisiz misin? O işte başarılı olmayı, para kazanmayı, CV’ne bir yıldız eklemeyi falan istemiyor musun?

Tatile gittin, beklentisiz misin? Odan pis çıksın, gittiğin restoranlarda korkunç yemekler sunulsun da göreyim senin beklentisizliğini.

Yahu şu garip fani insanın evcil hayvanından bile beklentisi var. Eve geldiğinde seviniyor, kucağına yatıyor, dibinden ayrılmıyor falan filan. Her geldiğinde sana hırlasın, tıslasın, yüzüne bile bakmasın da göreyim beklentisizliğini.

Hem ben Dalai Lama mıyım ki beklentim olmayacak?

Tibet’te keşiş miyim?

Burası gezegenlerden Dünya ve dünyevi şeylerden haz almak, onların keyfini sürmek istiyorum. Mis gibi de beklentilerim var. Diyelim en masumundan sevilmeyi, saygı duyulmayı, biricik olmayı, desteklenmeyi, ilgimin karşılığını almayı bekliyorum. Sanırsınız adamın böbreğini, ciğerini istiyorum da ¨Dur, yavaşşşş¨ çekiliyor.

Kızlar sizden de rica ediyorum, şunlara ¨Benim hiçbir beklentim yok¨ lafları edip saçmalamayın.

Şu hayatta otobüs durağı bile yolcu bekliyor.

Anlatabiliyor muyum?

COOL COOL ARAMASINI BEKLERSİN

Gelelim diğer kanayan yaraya; ‘İlişkimize isim koymayalım bebeğim’. Bak seeeen. Ne güzel kafalar sizin kafalar. Tabii ilişkimize isim koymayalım ki alternatiflere açık olalım aşkım. Rüzgar nereden eserse stylaaa.

İsim koyunca esir olunuyor çünkü.

İsim koyunca sorumluluk alınıyor, Allah korusun!.

Kızlar da bu tuzağa şak diye düşüyor. Hani cool olunacak ya (yersen). Çünkü bir şey istemek cool değil, sana uyanı-uymayanı belirtmek cool değil. Hoşuna gitmeyen duruma tepki göstermek cool değil.

Derken derken, cool cool aramasını bekler, sonra da başkasıyla aşk fotoğraflarına bakarsınız.

Yani sen adamla seviş, öpüş, salyalar tükürükler birbirine karışsın ama abi üç gün ortadan kaybolunca tek bir soru bile sorama. Neymiş coolmuşsun, ilişkinize isim konmamış.

Size yemin ediyorum her türlü ilişkim tıkır tıkır, müthiş başarılıyım. Konu aşka gelince katır kutur, şuradan şuraya varamıyorum.

Ve en fenası bildiklerimi de unuttum.

10 KİŞİDEN 8’İ İLİŞKİ DURUMUNU AÇIKLAYAMAZ

Çünkü modern ilişkiler ‘belirsizlik’ üzerine kurulu. Biz bunlara ilişki değil ilişme diyoruz bu yüzden. Kişilerin iç dünyalarıyla bağlantıları o kadar kumlu ki ne istedikleri hakkında fikirleri yok. İletişecekler diye ödleri kopuyor.

¨İstemiyorum¨ demek yerine telefonları cevapsız bırakıyorlar, ¨Aklım eski sevgilimde¨ yerine soğuk sıcak taktiğiyle karşılarındakini manipüle ediyorlar. ¨Senden hoşlandım ama ilişki yaşayacak kadar değil¨ yerine yemleme, kenarda tutma taktikleriyle canı sıkılan eroslarını oyalıyorlar.

Üç hafta her gün konuşup, bir akşam aniden yok oluyorlar mesela. Cevapsız bırakılan ‘Okundu’larla saygısızlık yapmayı hak görüyorlar.

Adım gibi eminim, çevirin sokaktan 10 bekar kişiyi, 8’i ilişki durumunu size açıklayamaz.

Şimdi biz beraber miyiz? Flört mü ediyoruz? Arkadaş mıyız? Ara ara konuşan kafalar mıyız? Bu nedir yani, nedir? Puzzle mı yapıyoruz? Parçaları birleştirip tahmin mi yürüteceğiz?

O kadar sinirlerim bozuluyor ki bu belirsizlik vaziyetine, hoşlandığım adamın ¨N’aber koçum¨ diye ensesine patlatıp kankalığa terfi etmek suretiyle konuyu kapatasım geliyor.

O sebeple uzun yazının kısası. Huzurlarınızda coolluktan istifa edip çıkma teklifinin geri gelmesini talep ediyorum. Biz de yerimizi bilelim, yorulduk paşam. Yıldık.

15 Yorumlar

  1. Ağzına sağlık Ayşe Yılmazel,hakkaten yoruldum,yıldım,çıkma teklifinin geri gelmesi için hemcinslerimizin tamamının bu kafada olup,bu ilişme hakkını paşazadelere vermemeleri gerek

  2. Yahu kadın muhteşem yazmışsın yine kahkahalarla okudum eline fikrine sağlık

    • akıl fikir var da sonuç yok gibi :)) sanırım yazmayı yaşamaktan daha çok seviyorum, ondan da olabilir bak.

  3. Yorum mu?.. bu konuyu yormayalım derim çünkü yorulduk 🙂 ben anlattığınız, aşk tanımına da beklenti durumununa da çok tanıdığım.. bu konuya geniş bakmakla içinden bakmak, çok farklı durumlara getiriyor insanı .. ben daha, istenilen bir aşkı, yaşayanı görmedim! aa görülmüş olabilinir ama belli bir süre içinde .. sonra dizi gibi mutlu son .. the end.. bizim kuşaklara öğretilen, bize izletilen diziler gibi, beklentilerimizi elde edeseye kadar sürüyor.. sonra ‍♂️..
    mutlu yaşanan bir aşk dizisi izlediniz mi ? Hiç .. olsada merak ediyorum reytingini.. ilişkideki, aşıkların beklentilerini birbirinde bulduklarında o haz devam ediyor mu? Tek bir çare var beklentilerimize hep bir yenisini katmalıyız ki aşk devam etsin .. bence burası işte çok yorucu.. ben yirmi beş yıl uğraştım .. ve gerçekten de yoruldum.. kötü veya iyi diyemem .. çünkü ikisininde en uçlarını gördük.. artık aşk oyunundaki bütün verileri kullanmış bir kişi olarak söylüyorum.. beklentilerde bitiyor.. ben belki bu hazları başka başka kadınlarda aramadım.. bir kadın da aradım ve yaşadım.. fakat oda ben de çok yorduk.. hırpalandık saygısızlaştık ama bir o kadar da yükseldik ve sevdik .. sevdik kelimesi neyse tanımı yok? beklentiler mi dediniz.!!!
    25 yıl ürettik, sizin yaptığınız aşk tanımınız gibi, kendimizi bırakıp birbirimiz de bulduk kendimizi.. içindeyken ki yorumlarımla şimdi ayrıldıktan sonraki yorumlarım farklı olduğunu gördüm.. şimdi herşeyi denemiş bir aşk adamı olarak uzaktan yani geniş baktığımda herşey farklı ..Geniş bakmaya, belkide uyanma yada fark etme de diyebiliriz.. beklentiler bitiyor.. bunu anladığımda, birbirimizi sevmemize rağmen hiç bir tartışma bir kavga bir ihtiras olmadan o kadar güzel bir ayrılış yaşadık ki belkide böylesi ayrılış elimizdeki beklentilerin bitişiydi.. o aşk yaşamı içinde o kadar olaylar olmuştu ki ayrılmamız için fakat o zamanlar olmadı şimdi beklentiler bitince kendiliğinden bitti.. şimdi bakıyorum ve o kadar da seviyorum fakat artık o sevgi şeklini değiştirdi.. beklentisiz sevgiye döndü.. Tibetteki Taner gibi konuştum :)) fakat burda ne yapılacağını bilmiyorum.. bilmediğim bir yer.. sadece bakıyorum o kadar..

  4. Hayatımıza dahil ettiğimiz kişi nasıl gelsiyse öyle gidiyor. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir misali kişinin gidişi de gelişinden bellidir. Misal; çıkma teklifi etmeden dankk diye hayatınıza dahil olmuşsa, bilin ki gidişi de sorgusuz sualsiz, paldır küldür, dankk diye olacaktır. Ondandır bu ghosting durumlar :))

  5. Yine tercüman oldun hislere.dediklerine harfiyen katılıyorum. Tüm bildiklerimi unuttum.sifirdan başlıyorum.

  6. Çok samimi gerçekçi bir yazı evet ama artık çözüm yolları bulmamız gerekmez mi? 40 yaşına geldik. Sizin de yazınızda dediğiniz gibi her ilişkimde süperim ama özel ilişkimde tavrın hala doğru mu yanlış mı çözemiyorum. Bir yerlerde biz de birşeyleri yanlış yapıyor olabiliriz. Başta bu durumu kendimize bizim yaşatmamamız gerek. Yanlış kişilere şans vermek, tanımadan hayata dahil etmek, aşk oluşmadan cinsellik yaşayıp gizemi bitirmek. Gibi. Bir terapist şöyle demişti; doğru kişiler sıkıcı pelirini giyerler onlara biraz şans verin. Öyle mi yapsak he Ayşe? sorunun sorunumuz hadi çözücez inşallah. Bu konu üzerine devam lütfen

  7. Öncelikle tekrar yazılarına başladığın için çok sevindim Ayşe
    Artık ana akım medyada ne yazık ki kadın erkek ilişkisini ancak magazinsel konular üzerinden yazan (aman yanmiyim) gibi bir köşe yazarlığına evrildi herkes. Özellikle keyifle okuduğumuz Ayşe Özyılmazel, Ayşe Arman ve benim aradan seneler geçse de dönüp eski yazılarını hala keyifle okuduğum Vatan gazetesi yazarı Dilek Önder! Ahhh ne çok özledim sizleri ❤️
    Konuya gelince..
    Rota değiştirin hanımlar, vallahi! Size küçük bir hikaye benim içinse 44 yaşımda tümüyle hayatımı değiştiren durumu özetlemek isterim.
    Ankara’da iş güç barlar ve hep aynı tür adamlar çevremde ve hayatımda idi. Özellikle son 10 yılda bizim erkekler nereden besleniyorsa -estetik yaptıran bir çok kadının hepsinin aynı olması gibi- hepsi aynı!! Bildiğin danalar ayol! Özellikle beyaz yakalılar! Neyse, çok da gömmeyeyim Sadece facebooktan like’laştığımız ve 15 yıl önce aynı projede çalıştığım kişi İngiltere’den annesini görmeye Ankara’ya geliyor ve yine facabook paylaşımıyla haberim oluyor. Cuma akşamına kebap rakı (kebap en özlenen şey tabii ) yapmak için sözleşiyoruz. Muhabbet süper, ortam güzel, yemek sonrası bir kaç club vs derken (amaannnnn adam zaten gidecek koyver Derya diyorum kendime) bende evde kahve!?! ile sabahı ettik! Ertesi gün şehir dışı seyahatim var ve ben gittim, ama aklım Ankara’da.. Mesajlaşmalar derken “ay napiyosun kızım dön hadi bari birkaç günü daha beraber geçir” diyip kendime Ankara’ya döndüm. Bu sefer şahane bir 3 gün daha.. Artık İngiltere’ye dönecek, “çok yakın arkadaşımın nikahı var Amsterdam’da benimle gelir misin?” dedi.. Alkoldendir dedim (Malum başka türlü olmaz bizim danalarla, alışkanlık!) Yok ciddiydi.. Nası yani biz beraber miyiz dedim, sen istersen ben çok isterim dedi. Ve benim nefesim kesildi! sonra gitti..
    Bir süre sonra tekrar 3 günlüğüne beni görmeye geldi, sonrasında İstanbul’da, Brüksel’de, Amsterdam’da buluştuk.. 2019 yılbaşında İngiltere’deye ben geldim vs derken.. Baktık bu işi yürütebiliriz, 2019 yazında Bodrum’da gece uçaktan iner inmez evlilik teklifi, annesinden kız isteme, ertesi gün nişan merasimi derken.. 5 gün içinde tekrar döndü.. Covid malum, ben 8 ay ücretsiz izinle nişanlılık vizesiyle geldim, e baktık oluyor, sonra Londra’da hayallerimin de ötesinde Kensington & Chealse Hall Town’da 12 kişiyle küçük bir nikah seramonisi derken.. Afedersiniz şimdi kocam yukarda uyuyor!
    Yani demem o ki..
    Bizim topraklardaki erkekler, aslında erkekliklerini unutmuşlar!
    Lütfen olmaz olmuyor demeyin, vallahi oluyor! Yaşadım ayol!
    Bizim danalar da anca mıymıyy ehehee tarzında devam etsinler!
    Hoş çok özlüyorum İstanbul’u Ankara’yı gece hayatını.. Mühendislik kariyerim mutfakta aşçılığa felan evrildi ama.. Napalım, ömrün bir süresi de böyle geçsin bakalım
    Moral bozmak yok,
    Olması için neler mümkün demek var
    Sevgilerimle

    (Ayşe kapımız her daim açık, lütfen uç gel! Hiç olmadı biraz kırmızı burun ingiliz publarına gideriz beraber)

  8. Yine duygulara tercüman olunmuş ☺️Tebrikler

  9. Yemin ederim son 5 sene içerisinde okuduğum en doğru tespitler .Yok mu bir rakı masamız Ayşeciğimmmmmmm .

  10. Çıkma Teklifini Geri Getirdik aslında. Vayt şarkısını bile yaptı. Vayt Geri Gelsin Çıkma Teklifi, dinleyin dinlettirin lütfen manitacılığa birebir 🙂 Change.org kampanyası bile var. Seven sevdiğine çıkma teklifi etsin


Bir Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.