Skip to content

Yalnız ve Mutlu Nasıl Olunur?

Yalnız ve Mutlu Nasıl Olunur?
Dünya bekarlar günü şerefine bekarlığı güzellemeye geldim. Mutluluk için iki kişi olmak mecburi mi? Pişştt baksana, Bridget Jones sendromu eskidendi. Hem benim yalnızlık seçimim sizi niye gerdi?
Share on facebook
Share on twitter
Share on pinterest
Share on whatsapp
Dünya bekarlar günü şerefine bekarlığı güzellemeye geldim. Mutluluk için iki kişi olmak mecburi mi? Pişştt baksana, Bridget Jones sendromu eskidendi. Hem benim yalnızlık seçimim sizi niye gerdi?

¨Aaa nasıl sevgilin yok, aklım almıyor şekerim¨.

¨Senin gibi biri nasıl yalnız kalır?¨.

¨E hadi darısı başına ¨.

¨Artık bir ilişkin olsa da mutluluğu yakalasan ¨.

Bak bak bak, sen şu zorlamaya bak. Hem bir dakika ya, bekarlık bu kadar kötü bir şey mi? Peki sizin niye hala suratınız ekşi? 

Mutlu olman için iki kişi olmak mecburi mi? Kanat takıp mutluluktan uçtunuz da biz mi göremedik? 

Ve aslında en doğru soru: hayırdır, benim yalnızlık seçimim sizi niye gerdi?

Nasıl yaşamamız gerektiği, bedenimizin şekli, saçlarımız, kilomuz, kıyafetimiz, iş hayatımızdaki sonraki adımımız… hatta iki öğün değil üç öğün yememiz, gluteni sevmemiz, kırışıklıklarımızı kabul etmemiz bile anlaşılamayan bir biçimde başkalarının derdi.

Dikkat kesilmenizi rica ediyorum: Kendi seçimlerini diğerlerine yüklemeye çalışmak modern hayatın söz edilmeyen ayrımcılıklarından biri. Resmen mobbing hatta gaslighting. 

İLİŞKİ GİBİ İLİŞKİ NEDİR Kİ?

Madem bugün ‘dünya bekarlar günü’, ben de size bekar olmanın, seçilmiş/tercih edilmiş yalnızlığın güzelliğinden bahsetmek isterim. Ha ben demiyorum ki kimse evlenmesin, ilişki yaşamasın; ben de asla ilişki yaşamam demiyorum. Diyorum ki kaliteli bir yalnızlık, yalnız kalmamak için kurulan kurak bir ilişkiden kat kat iyidir. Ve başlıyorum. 

En son ilişkimden 2017 sonunda ayrıldığımdan beri ilişki gibi ilişki yaşamadım. Ne demek o? 

Yani genel kanıya göre şu demek: Sabah ¨Günaydın¨ mesajıyla başlayan, genellikle beraber uyanılan, ortak arkadaşlar, ortak planlar eşliğinde sürdürülen, hayatlarınızın iç içe geçtiği, özel günleri paylaştığınız, ileri tarihlerde şunu şunu yapacağınız, beraber sıkıldığınız, ortak kararlar aldığınız, birbirinize ‘hesap vermek’ demeyelim de devamlı durum ve konum geçtiğiniz (hahaha), sadakatin, anlayışın ve sabrın yüksek tutulması gerektiği, karşılıklı sorumluluklar alınan, türlü gıcıklar kapılmasına rağmen orada durulan hal. 

Birkaç ‘ilişki’ denemem olduysa da bir aydan öteye gidemedim beş yıldır. Bu arada hep  aşk konusunda ne kadar talihsiz olduğumdan, doğru insanın nereye saklandığından falan sızlandım.

Besbelli tuhaftı artık bu ilişki meselesi. Dünya çapında aşkın en garip, en karışık ve yavan olduğu döneme girmiştik. Arkadaşlarımda da durum farklı değildi yani. Yoktu işte, olmuyordu. 

Aşk şarkılarının anlamı kalmıyordu. Filmlerde izlenen, şiirlerde haykırılan, Pinterest duvarlarında pozlanan romantik aşk ölmüştü. Ölmese de başka bir şeye evrilmişti besbelli.

Hiçbir duygusal yakın, bağ aramayan ’Hookup’ kültürünün içinde romantik aşkı arayan bir avuç gerizekalı define avcısıymışız gibi hissediyordum. ‘İlişkim olmasa da olur¨ diyordum ama sürekli sosyal hayatta yalnızlığımla ilgili yargılanıyordum.

LOVELANMA SEZONU BİZE YALVARMA SEZONU

Benim gibi biri nasıl yalnız kalabilirdi (işte böyle), hiç mi adam yoktu yani (bize de mi yok), yoksa huysuz muydum ben?. O geçenlerde söz ettiğim adam ne olmuştu? (buhar). Yine mi olmamıştı? (Size ne?). 

Artık en yakın arkadaşlarıma bile flörtlerimden söz etmeme kararı da aldım bu arada. İlişkiyi sürdürememenin saldığı başarısızlık hissi yetmiyormuş gibi üstüne sorulan onlarca soruya cevap vermek zorunda kalmak duble işkence yani. Ya söylesenize herkes birbirinin özel hayatına neden bu kadar meraklı?

Neyse, öyle sessiz bir baskı vardı ki üzerimde ben de ilk andaki ¨Bu adamla asla olmaz, yapamazsın ¨ diye çığlıklar atan iç sesimi dinlemeden denemelerde bulundum tabii. Sonuç: büyük fail!

Şu ¨Nasıl birini arıyorsun kağıda yaz, detaylı yaz bak, niyetle, dolunayda yak, küllerini dört yol ağzına göm, beş gün bekle Çanakkale’den denize dök¨ tipi muhabbetler vardı tabii. Acaba ben nasıl birini istiyorum diye düşün düşün, listeler de yaptım. Sanki işe adam alacaktık, iyi mi. Sanki kadın olarak alkışlanacak tek başarımız ‘ilişki üzerineydi’.

Kaç kez astroloji ‘lovelanma’ sezonu dedi, bize Allah’a yalvarma sezonu oldu, saymadım sayamadım.

Aslında ben çocukluğundan beri kendi başına mutlu biriydim. Tek başına yemeğe çıkan, sinemaya-konsere giden, seyahat eden ve bundan müthiş zevk alan biri oldum hep. Ve fakat bu dayatılan ‘ilişkisizsen eksiksin’ hali kemiriyordu içimi. Yalnız ölecektim, çürüyecektim çıkmaz sokaklarda.

Sonra tam tabiriyle bir sabah şöyle uyandım ¨Yahu ben yalnızlığımla mutluyum, kimin hayalinin peşinden koşup kendimi eksik hissediyorum ki?¨. 

BEKARLIĞIN AVANTAJLARI LİSTESİ

Hoopp! Herkes ruh eşini bulmak zorunda mı? Bu kimin iddiası? Ya ruh eşim kendimsem?

Hemen bekarlığın avantajlarını listeledim kendime:

  • Canım ne isterse, ne zaman isterse o zaman onu yapabiliyorum. Hesap verme gibi bir durum yok.
  • Özgürüm, paşa gönlümden başka rotamı oluşturan bir şey yok.
  • İstediğim saatte istediğim arkadaşımı arayabilir, gidebilir, çağırabilir. Küt diye bir çanta yapıp köpeklerimi arabaya atmak suretiyle yola çıkabilirim (Bu üç madde aynı gibi ama gerekli). 
  • Bir başkasının müzik zevkini çekmek zorunda değilim. Ki bazen arkadaşlarımlayken bile müzik zevkleri yüzünden kaçasım geliyor. Evde sesi açıp müzik dinlemeye bayılıyorum. Kimse bana ¨Sesi kıs¨ demiyor, abuk sabuk playlistlerini dinlemek zorunda kalmıyorum. 
  • İlişki problemlerine harcayacağım zamanı ve enerjiyi kendime harcıyorum. Okumak, düşünmek, gezmek, izlemek gibi.
  • Çekirdek aileden ötesiyle pek ilişkisi olmamış biriyim, başkasının akrabalarını alttan almak, onlarla mecburen sosyalleşmek zorunda kalmıyorum. Bu beni bencil biri yapmıyor. Zorlama şeylerden uzak durmanın neresi bencillik.
  • Sevgilimin aslında hiç muhatap olmak istemediğim arkadaşlarıyla kuzu kuzu sosyalleşmek zorunda kalmıyorum. 
  • Bir dışa dönük görünümlü içe dönük olarak bazen günlerce evden çıkmak, kimseyle konuşmak, giyinmek istemiyorum. Sadece evde kendi kendime takılıp bunun için vicdan azabı çekmemek çok iyi.
  • Arkadaşlık, hayvanlar, aile gibi başka sevgilerin kıymeti artıyor.
  • Kıskançlık, kalp kırıklığı, terk edilme endişesi, anlaşılamamak, gaslighting, anksiyete, yetersizlik duygusu gibi hallerden uzakta kalmak büyük rahatlatıcı.
  • İlişkiye dair yapman gerekenler listesi yorucu.
  • Flört etmek serbest.
  • Sevgilinin eski sevgilisi dramı yok. 
  • Seks problemleri yok. 
  • Daha odaklı çalışabiliyorum.
  • Yeni insanlarla tanışıp, yeni çevrelere girdiğinde, yeni hobiler edinmek istediğinde bu birisi için şüpheli bir hal almıyor. ¨Nereden çıktı şimdi bu?¨ sorusuyla sinirlerin zıplamıyor. 
  • En önemlisi de şu; kendinle baş başa kalınca hayatın/hayatının anlamının peşine düşüyorsun. Kişisel açıkların, korkuların, tercihlerin, neyi neden yaptığın ya da yapamadığın gibi konulara girip kendi macerana çıkabiliyorsun.

Şimdi tüm bunlardan ilişki bir tutsaklıkmış iması çıkmış olabilir. Maalesef benim gördüğüm ilişkilerin yüzde doksanı tutsaklık veya aşırı sıkıcılık kıyılarında dolanıyor. Bunda bize öğretilenlerin payı büyük. İlişki kuralları diye bir şey yok, her ilişkinin kendi kuralları ve yol haritası diye bir şey var. Öyle olmalı. Aynı değerlerde, vizyonda ve yaşam biçiminde buluşan insanlar ilişkiye girmeli. 

Kendimizi de karşımızdakini de bir kalıba sokma girişiminden öteye gidilmeli. Aslında herkes özgür olmak isterken eski kafalarla ilişki kurma denemesi girişilen berbat bir çaba yani.

Ben bekarlık/yalnızlık halini kendimi tanıma süreci olarak değerlendirmeyi seçiyorum. O yüzden yalnızlığımla mutluyum. Bu kafaya gelebilmem, bunu yetersizlik kaygılarımdan bağımsız içselleştirebilmem zamanımı aldı, doğru. Tüm kaybedişlerime, özümden uzak seçimlerime, olsun diye ‘evet’ demişliklerime rağmen aşka, ilişkiye hala inandığım da doğru.

Günün sonunda kendini keşfetmeye hevesli, şahsi meselesini halletmeye gönüllü, klişelerle göbek bağını kesmiş, tek başınalığıyla keyfi yerinde kişilerin en tatlı ilişkileri kurabileceğine inanıyorum.

Önce böyle biri olabilmeye talibim. Sonrasına bakacağız.

Bekar ve mutlu nasıl olunur? İşte böyle. Bridget Jones sendromu kişinin kendinden kaçmasından başka bir şey değildir.  Tekliğinle tam olduğunu bilmekse mutluluğun anahtarı. Seni kusurlu, yanlış, her dem mağlup, aslından uzak, samimiyetsiz, mecburcu, gözleri düşük, kaygılı, tasmayla bağlanmış hissettiren bir ilişkinin mutsuzluğuna bekarlığı bin kere tercih ederim.

Hem ilişkisi olanların, evlilerin mutlu olduğunu kim söyledi?

Yapmayın böyle şeyler 🙂

Size de ¨Nasıl hala bekarsın?¨, ¨Aaa sevgilin yok mu?¨ diye soran densizlere de cevabınızı yapıştırın: ¨Sana ne?¨. 

3 Yorumlar

  1. Sevgili Ayşe; seni çok uzun yıllardır takip ediyorum. Yazıların bana o kadar iyi geliyor ki anlatamam. Ben kendi çapında yazı ile uğraşan biriyim ( tabi amatör). Ve suan evliyim. Evlenmeden önce yazmak için gökyüzüne bakmak, bir dere kenarında oturmak, biraz slow müzik dinlemek vs. gibi kolayca moda girdiğim kendimce anlarım vardı. Artık ne yaparsam yapayım yazamıyorum. Tüm ilhamlarim ve heveslerim gitti diyebilirim yazıya dair. Ve bu beni çok üzüyor. Onun için bu yazini ayakta alkışlıyor ve insanin istediği gibi değiştirebileceğini bir hayatı olması gerektiği ve yeteneklerine, heveslerini göre yaşaması gerektiğini düşünüyorum.. Sana kucak dolusu sevgiler…

  2. Yaaa, çok tatlı bir yazı ve çok doğru. Ben de kendi seçimimle yalnızlığımla mutlu bir kadınım. Bir gün değişecek olursa bu durum, o da kendi isteğimle olacaktır

  3. Ayşe hanım selam, nasılsınız? Yalnız ve mutlu nasıl olunur yazınızı okudum, çok beğendim. 50 yaşında yalnız biriyim ve aynı zamanda normal standartlardayım. Sizin gibi üst düzey yaşantım ve imkanlarım yok maalesef. Siz sizin çevrenizden jön tiplerle olmaya çalıştığınızdan o ışıltılı kişilerin iç yüzü sizi tatmin edemiyor. Eğer uygun görürseniz sizinle tanışmayı çok isterim, acizane yemek davetimi kabul edermisiniz.
    Beni kırmazsanız minneter olurum. Saygılar


Bir Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.