Ah aşk, neredeysen çık artık ortaya. Gelin görün ki çıkmıyor işte. Çünkü aşk kendini bırakıp başkasında kaybolmaya talip olma halidir. Oysa bireyselliğin şaha kalktığı günümüzde olsa olsa bize benzeyenin, hani o fotoğrafa yakışanın kısmetse yanımıza yapıştığı bir hale döndü aşk. Aşk değil o, adı aşk.
Çünkü aşk deli gibi merak etmek, düzenini alt üst etmeye gönüllü olmak, onunla ilgili en küçük bir bilgiye bile aç olmaktır. Arzuya teslim olmaktır.
¨Alanımı istiyorum¨, ¨Başım ağrımasın¨, ¨Canım sıkılmasın¨, ¨Her şey süt liman gitsin¨ diyerek aşık maşık olunmaz. İşte böyle yalnız ya da ilişki içinde dalgasız olunur. Peh! Nasıl da kurak.
Bireysel kültür basmış gaza gidiyor. Biz de pek bayıldık buna değil mi? Düzenim de düzenim, bana ait zamanım da zamanım.
Lafa gelince aşk istiyoruz ve fakat asıl istediğimiz çevremizdekilerin likelarını toplayabileceğimiz, yaptığımız ‘doğru adam/kadın’ listesinin şıklarına çek atabileceğimiz, duygularımızı dalgalandırmayacak birine ilişmek. Hani hayatın aşk hanesi de tamamlansın misali.
Yok canım! Peki sonra ne oluyor? İşte böyle oturup her Pazar bir dizideki aşkın peşinde duvardan duvara vuruyoruz kendimizi.
SAVCIM GÜVENİLİR, SOĞUK VE YAKIŞIKLI
Peki sezonun en iddialı dizilerinden ‘Yargı’ya bizi düşüren ne?
Dizinin polisiye tarafı ve diğer hikayeleri bir yana, Avukat Ceylin (Pınar Deniz) ve Savcı Ilgaz’ın (Kaan Urgancıoğlu) vuslata eremeyen aşkı karşısında niçin eriyoruz?
Hazırsanız kendim de dahil hepimizin yüzüne bir ‘yeteeer’ tokadı atacağım 🙂
Bir kere Ilgaz Savcım yüz kadından yüzünün de sırılsıklam aşık olacağı, hayallere cuk oturan, ideal erkek. Burada alkışlar senarist Sema Ergenekon’a ve görselini şahlandıran yönetmen Ali Bilgin’e gelsin. Bravo Sayın Ergenekon, Sayın Bilgin oturduğunuz yerden duman ettiniz bizi.
Savcım çok yakışıklı, savcım kendinden emin, savcımın işi adalet, savcımın kuralları var, duvarları var. Öyle sulu değil, kaşı gözü oynamıyor. Bakın bu çok önemli mesele kadın dünyasında.
Savcım güvenilir, ailesine düşkün. Savcım soğuk. Hah! Şimdi Nilgün Belgün’ün ¨Çok gülen, aşırı sosyal erkekten koca olmaz. En iyi kocalar suratsız erkeklerdir¨ sözünün yeri geldi. Yılların tecrübesiyle çok yerinde bir açıklama yapmış kendisi.
Özet! Savcım sevdi mi tam sevecek karakteriyle ideal bir aşık. Çünkü sevdiği kadını şak diye diğer kadınlardan ayırıyor. Bilirsiniz, kadınların ¨Hiçbir kadının yapamadığını yaptım¨ sevdası yıllar geçse de bitmez.
İşte savcım tam bu noktada ekran başındaki kadınları kendinden geçiriyor.
Yıkılmayan duvarlarını, tutkalla yapıştığı kurallarını bir kadın için yerle bir ediyor. Yanıyor, yanıyor, sönemiyor. Yanıyor, yanıyor küllerini içine atıyor.
Ahh! bunu gören bizse eriyoruz tabii be canım.
CEYLİN SAPLANMAYI BEKLEYEN BIÇAK GİBİ
Kadınımız Avukat Ceylin.
Ceylin’e karşı duygularımız karışık. Hırslı, tuttuğunu koparan, inatçı, kendi kendini yaratmış (self made tabir edilen), son derece akıllı, ailesinin sorumluluğunu yüklenmiş, güzeller güzeli genç bir kadın.
Ama bizi son zamanlarda sinir ediyor. Yani ¨Bu kadar da şımarık olunmaz ki, topla kendini¨ çektiriyor. Olunur canım, olunur. Olmuşu var.
Senaristimiz burada da aslanlar gibi kalemini esirgemeyip erkeklere oynamış.
Biz kadınlar nasıl her şeye ¨Tamam¨ diyen, ilk günden kartlarını masaya açmış, ilk günden tüm enformasyonuna sahip olabildiğimiz, ‘iyi, efendi’ tabir edilen adamları arzulama sıkıntısı çekiyorsak, erkeklerde de durum farklı değil.
Ceylin ne yapacağı kestirilemeyen halleri, her an çekilip saplanmak için aportta bekleyen bir bıçak gibi. Çok seksi! Fena! Inınının ınının ınının!
Çünkü yukarıda da dedim ya ‘arzu’ sistemi kuzu kuzu ve planlı çalışmıyor. İki ayrı uç istiyor varlığı eziyet, yokluğu kurak duygu; arzu. Mahrumiyet, kavuşturmayan olaylar silsilesi, dokunma açlığından gebermek istiyor. Dizide de bundan bolca mevcut. 7/24 olaylara gebe aşkları tutuştukça tutuşuyor.
İşte tam da bu yüzden sevdiği kadının yüzünü ellerine alıp ¨Şu an seni öpmek için deliriyorum¨ derken Savcı Ilgaz (en son sizi öpmek için biri ne zaman delirdi? Bıçaaaak!),
¨Varsan varım, korkmazsan korkmam çünkü hiçbir yere gidemiyorum¨ diye itiraflarken Avukat Ceylin, biz de yaşayamadığımız o aşkın özlemiyle deliriyoruz.
Aşkta kriter işler zanneden, bencilleştikçe bencilleşen, kendinden vazgeçmeyen, hemen şimdi ne olacaksa olsun bitsin taraftarı bizler sevmiyoruz, aşka düşmüyoruz; sadece tüketiyoruz.
Ve ‘Yargı’ ile şimdi geldiğimiz bireyci, arzudan uzak, tutkusuz, bencilleşmiş yeri yargılıyoruz.
Yönetmen: ¨Kestiik!¨.
4 Yorumlar
Harika tespit, aklımı kurcalatan yazı … bayıldım, her zamanki gibi ❗
Aşk…adı aşk ama toplumumuzda çok zor rastlanan durum. Günlük ilişkiler, sosyal medya hevesleri
İşte “yargı” dizisinde yaşanan ve karşısından baka kalınan ağız sulanması…☺️
Neyse herkese nasip olması dileğiyle…
Okumaktan inanılmaz haz aldığım yazılarınızda aşk’ı yeniden yeniden tanımak umuduyla. Sevgiler
harika bir yazı olmuş.
izlediğimi doğru anlamışım ne güzel kelimelerle ifade ettiniz bi bıçakta siz sapladınız teşekkürler sevgiler ❣️❣️♀️kestik… ❣️
Bıçaakk gibi bir yazı olmuş… Ceylinin aşkı gibi etkileyici hafif kışkırtıcı heyecan verici merak uyandıran