Skip to content

İntiharlar İptal, Yazıyoruz!

İntiharlar İptal, Yazıyoruz!
Hakkıyla sevilmemişliği, kuramadığı bağların hiçbir zaman kapanmayacak yarası, gerçeğini saklamayışı darmaduman ediyor beni.
Share on facebook
Share on twitter
Share on pinterest
Share on whatsapp
Hakkıyla sevilmemişliği, kuramadığı bağların hiçbir zaman kapanmayacak yarası, gerçeğini saklamayışı darmaduman ediyor beni.

76 sayfada beş yüz sayfalık, yok yetmez; belki de birkaç ciltlik cümleyi yazmak… Uzun yazmak değil, başının unutulup gittiği cümleler kurmak değil, ağdalı sözler hiç değildi yazarlığın marifeti. Asıl numara ya da sihir, kısacık satırlarda anlatabilmekti kamyonlar dolusu duyguyu, hali, kambur olup sırtına yüklediğin günleri…

Ustam öyle öğütlemişti. Ustalar ustalıkla hayallerini kırarlar öğrencilerinin, ne kadar yüzeyde ve gereği kadar tutarsan münasebetini o kadar sihirli ustalıkları sürer gözünde… neyse, onu başka zaman yazarız.

Geçen gün kuafördeyim. Pandemiden beri en sık sosyalleşmelerim kuaförde yaşanıyor. Kadın-erkek karışık bir kuaföre benimkisi. Eski sevgililerime, eski sevgililerimin eski sevgililerine, eski sevgilerimin yeni sevgililerine, eskiden hoşlandığım ama şimdi kaçmak için delik aradığım adamlara, uzun süredir görmediğim görünce pek sevindiğim yüzlere, sosyal medyadan aşina simalara, modellere, oyunculara, kilo alanlara, kilo verenlere (diyalogların baş konusu hala kilo) rastlıyorum.

Benim için adeta bir geçit töreni oluyor kuaföre gitmek her defasında. Tabii ayağın pedikür suyunda, saçın dip boyalı beklerken eski sevgilinle göz göze gelmek pek hoş olmuyor ama, kısmet.

İşte yine kuaförde eskiden birlikte çalıştığımız, çok da sevdiğim bir tanıdığıma denk geldim. Başladık kitaplardan konuşmaya. Yaşımızın ortaya çıktığı dakikalar bunlar. Şimdilerde ¨Bu ara neler okuyorsun?¨ sorusuyla koyu bir muhabbete girebileceğiniz kişi sayısı az.

Dedi ki ¨Kurumuş Yeşil Bitkiler¨i okumalısın.

Hemen çektim telefonumu Amazon’a girdim. Amazon, kitap konusunda ışık hızında çalışıyor. Bugün söyle yarın zil çalıyor, al sana kitabın.

Kim yazmış bu ‘Kurumuş Yeşil Bitkiler’i? Merve Göntem. Hemen siparişimi veriyorum.

Ertesi gün kapı çalıyor. İncecik bir kitap. Yatağa uzanıp okumaya başlıyorum. Sanki evde ailemle yaşıyormuş gibi hala yatak odamda vakit geçirmemin sebepleri üzerine düşünecek değilim. Valla halim yok. İki yıldır bolca çocukluğuma, mahcupluğuma inip durdum, yeter.

Romanı başladığımla bitiriyorum. Sık sık ağlıyorum okurken. Görünürde büyük bir felaket yaşanmıyor hikayemizde ama zaten görünmeyende yaşanıyor en iz bırakan felaketler değil mi?

Defne’nin gözünden annesini, babasını, kardeşi M.’yi, sonradan başına taç ettiği anneannesini, sette çalışırken bir yandan da yayınevleri tarafından reddedilen kitabını okuyoruz.

Hakkıyla sevilmemişliği, kuramadığı bağların hiçbir zaman kapanmayacak yarası, gerçeğini saklamayışı darmaduman ediyor beni.

¨Hayatımıza giren insanlara sarıldığımızı düşünüyordu belki ama biz tutunuyorduk¨ cümlesini bir kenara yazıyorum. Bir okur olarak kendimi buluyorum işte. Kendimi bulunca da şak diye kalbime koyuyorum elbette.

Sonra Merve Göntem’i Instagram’da aratıyorum. Gencecik, neşeli bir kadın o. Kaleminden büyülendiğimi ifade eden cümleler yazıyorum. Bilsin istiyorum, insan çoğu zaman bilemiyor kendini değil mi? Yanımda olsa sarılmak istiyorum. Kırık ama farkında, üzgün ama yolunda halini seviyorum Merve’nin.

76 sayfaya neler neler sığdırmışsın be kızım…

‘Kurumuş Yeşil Bitkiler’ kıymeti duygusunda, usul usul sokulan müthiş kaleminde bir kitap. Okumanızı öneririm.

1 Yorum

  1. Ahhhh Ayşe seni nasıl sevdiğimi bir bilsen inanamazsın sanki benim kızımsın. Bir tanışsak diyorum sevgilerimle Huzi


Bir Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.