Skip to content

Adriana Lima’nın kilolarına şoklanırken

Adriana Lima’nın kilolarına şoklanırken
Adriana Lima doğum kilolarını vermeden podyuma çıkmış. Müthiş bir özgüven ama hala bir kadın sadece güzelliğiyle büyülüyor, aldığı kilolarla şaşırtıyor, verdiği kilolarla dikkat çekiyor, dekoltesiyle göz dolduruyor. 
Share on facebook
Share on twitter
Share on pinterest
Share on whatsapp
Adriana Lima doğum kilolarını vermeden podyuma çıkmış. Müthiş bir özgüven ama hala bir kadın sadece güzelliğiyle büyülüyor, aldığı kilolarla şaşırtıyor, verdiği kilolarla dikkat çekiyor, dekoltesiyle göz dolduruyor. 

Öncelikle bir insanın kilo alımı bizleri niçin şokluyor önce oturup onu bi konuşalım. Yani şoklanacak başka şey bulamadık mı? 

Ya da şöyle sorayım; başkasının beden durumunun bizi ilgilendirmediğini kavrayamadık mı? En basitinden birini görür görmez ¨Aaa kilo mu aldın sen?¨ (sanki o beden onun değil, bilmiyor aldı mı almadı mı?), ¨Ayy aşırı zayıflamışsın, biraz yesene ¨ (sana mı kaldı annelik?) gibi şeyler söylemememiz gerektiğini falan. Medeniyetin bu noktasına varmamız tahminen kaç on yıl daha alır, bilemiyorum.

***

Efendim şimdi meselemiz şu; top model Adriana Lima dört ay önce doğum yapmış ve doğum kilolarını vermeden bütün özgüveniyle podyuma çıkmış. Görseller sosyal medyaya düşünce ortalık şenlendi tabii. Yıl ortasında okula yeni öğrenci gelmesi gibi düşünün; çekiştir çekiştirebildiğin kadar. 

Gözüyle tartarak; ¨Bundan üç tane Adriana çıkar¨. 

Espride ve cinsiyetçilikte sınır tanımayarak; ¨Adriana değil Adana Limanı¨. 

Bir klasik olarak ¨Adriana’ya bunu yapan hayat bize neler yapmaz¨.

Kendine pay çıkararak ¨Dur gidip şu Nutella’yı kaşıklayayım, Adriana bile kilolu¨.

Adriana’dan sorumlu devlet bakanı olarak; ¨Dört ay önce doğurmuş, çoktan bu kiloları vermeliydi¨ gibi gibi…

Verememiş, hadi bakalım. Ne yapacağız şimdi? Pardon siz üstün varlıklar olduğunuz için hiç kilo almıyorsunuz, bedeniniz değişmiyor, ruh haliniz dalgalanmıyor falan. 

***

25 senedir modellik yapan; Victoria’s Secret meleği olmak, top model kalmak için kim bilir ne fedakarlıklarda bulunan (belgeseli vardı, izleseniz modellere üzülürsünüz, berbat bir sistem), yeni doğum yapmış bir kadın o.

Neredeyse 20 sene VS meleği kalmış bir top model. Zor iş, çok zor iş. Bezmemek imkansız.

Belki de bıktı kan ter içinde boks yapmaktan, onu bunu yiyememekten, sürekli aynada bedenini kontrol etmekten. Belki de bıraktı bu işleri. Belki de başka kafalara geçti. Belki de doğum sonrası kilo veremiyor farklı sebeplerden.

Hepsini geç, belki de canı kilo vermek istemiyor. 

(Belki de şarjın bitti ya da biz bittik, ara beni lütfen… yok o şimdi değil.)

Yani sonuçta bana ne, size ne, bize ne? 

***

Evet var öyle bir haz. Ünlülerin ‘düşüş’ hallerinden edinilen kötücül ve kişiye kendisini daha iyi hissettiren garip bir haz var. Cayır cayır yanıyor bitakım bünyelerde. 

Diyelim parasını kaybeden, terk edilen, aldatılan, işini kaybeden, sahnede detone olan, canlı yayın kazası yaşayan, alkollü görüntülenen, selülitleriyle yakalanan, özel konuşmaları ifşalanan ünlü durumları bu hazzın kaynağı. Hal böyle olunca da sosyal medyanın çenesi sulanıyor tabii. Klavye gerisinde birilerinin eksiğini, açığını arayanlar sürüsü iştahla bekliyor.

Alt konuşmalar da şöyle seslendirilebilir bence;

¨Ünlüydü, başarılıydı ama çöktü işte. Bakın başına neler geldi. Oh olsun, o kadar kusursuzluk kimsede olamazdı zaten. Amaaan içime sular serpildi. En iyisi gideyim de şu dedikoduyu yaydıktan sonra nefret ettiğim, sıkıldığım ve kıçımı kaldırıp sorumluluk alamadığım için içinden çıkmayı beceremediğim berbat hayatıma devam edeyim. Kendimden şüpheye düştükçe nasılsa bir ünlünün başına daha bir şey gelir ve ben yine kanımı emer boş hayatıma ‘aferin’ çekerim¨. 

Budur yani, durum tamamen budur bence. Kendisiyle barışma yolunda, meselesi tamamen içsel olan, mutlu, medeni, empati sahibi, hayatta her halin herkes için mümkün olduğunu bilen biri zaten başkasının fiziğine, hayatına, parasına, kiminle seviştiğine vs. bakmaz. 

Bundan da zevk almaz. 

Gayet insani bi tepkiyle fotoğrafı görünce ¨Aa Adrina Lima kilo almış¨ deyip, bekleme yapmadan başka konuya geçer mesela. Kalkıp bunun tweetini atmaz, muhabbetini yapmaz, dalgasını hiç geçmez. 

***

Ya Allah aşkına söylesenize siz de kadınlara kaktırılan bu beden algısından, yakamızdan düşmeyen ‘güzellik’ saçmalığından bıkmadınız mı?

Hala haberlerde bir kadın önce ve sadece güzelliğiyle büyülüyor, aldığı kilolarla şaşırtıyor, verdiği kilolarla dikkat çekiyor, dekoltesiyle göz dolduruyor. 

Yapmayalım artık bunu, düşmeyelim bu tuzaklara.

Bakın şaka değil kadınların, genç kızların ömrü güzellik kaygısı ve güzelleşme çabasıyla heba oluyor. Beş kilo fazlası var diye sokağa çıkmayan, sosyalleşemeyen, intiharı bile düşünen kızlar var. Yeme bozuklukları koptu gidiyor. 

Kadınlar bedenlerini düşündükleri kadar sevdikleri işi düşünselerdi gerçekten bambaşka bir dünya olurdu. Algımızla oynayıp bizi önce paralize edip sonra kukla ediyorlar. 

Kim kilo verirse versin, kim alırsa alsın. Kadın olmak eşittir idealize edilmiş bir fizik değil. 

Mesela Adriana Lima için niçin ¨Dört ay önce doğum yaptıktan sonra tüm özgüveniyle podyuma çıkan Adriana Lima tabuları yıktı¨ diye bir haber başlığı atılmıyor!  da ¨Adriana Lima’nın son halini görseniz üç gün yas tutarsınız¨ tadında korkunç cinsiyetçi başlıklar atılıyor.

Neden?

Ve bunda senin payın ne kardeşim? 

Hadi konuşalım, bunları konuşalım.

Adriana Lima’nın kiloları bizi şoke etmesin çünkü daha önce şoke olunacak ve el atılması gereken çok meselemiz var. 

Yoksa bana ne Adriana’dan.

2 Yorumlar

  1. Düğme baştan yanlış iliklenmiş.
    Göbeğinden ayak ucunu goremeyenler kilo aldı diye başkasını eleştiriyor.

  2. Bu kadar güzel açıklanabilirdi insanların kapıldığı bu saçma şekilcilik gafleti. Sadece ünlülere karşı değil tuhaftır “arkadaşlar”ın da birbirine sık sık yaptığı doğrudur. Onlardaki sorun ortak: Tatminsizlik ve mutsuzluk. Umarım bu yazıyı Adriana Lima da okur:) Sevgiler


Bir Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.