Sana da merhaba 2023. Öncelikle belirtmek isterim ki hiç bu kadar çabuk geleceğini düşünmemiştim ve böyle geleceğini de. Ha ne düşünmüştün sorusu gelirse şimdi onu ben de unuttum vallahi.
Hayat o kadar öngörülerine, umduklarına ve beklediklerine doksandan gol takma meraklısı ki; sağ olsun devrelerimi yaktı. Çocukluk işte benimkisi. Biraz da kayıtlara işlendiği için yer etmiş sürücülük.
***
Neyse, tarihimin en sakin yılbaşı gecesini geçirdim bu yıl ve hiç pişman değilim. 18.30 gibi evde ne varsa usulü kendime en sağlıklısından bir yemek hazırladım (yılbaşı diye neden çılgınlar gibi tıkınılıyor anlamıyorum zaten), bir kadeh rakı koydum adettendir diye, hiç tat alamadım, ¨Yılbaşı diye içmek zorunda değilsin, biliyordun değil mi?¨ diye bünyeye ayar verip döktüm.
Sonra biraz dijital platformlara biraz da televizyon ekranına göz attım.

Sonra ben niye bunları izliyorum ki çıkışıyla izleyecek bir film/dizi bulmaya çalıştım. Neye başlasam canım çekmedi. Sosyal medyada yılbaşı gecesi fotoğraflarını paylaşan herkes bulunduğu yerde mutlu muydu merak ettim. Sonra ¨Sana ne?¨ çektim.
E madem öyle biraz bildiğimi yapıp yazıya girişmeye karar verdim. Ballı ıhlamurumu hazırladım, battaniyenin altına girdim, Marley ve Diva da yamacıma sokuldular. 2022 günlüğümü aldıktan sonra madem bir yılı daha geride bıraktık o zaman ille de dönüp bakayım, ¨Bir şeyler öğrendim mi? 2022 tecrübe defterime neler yazdırdı?¨ girişiyle başladım maddelemeye.
***
2022’de neler öğrendim:
- Her zaman fikrimi söylememeyi hatta çoğu zaman söylememeyi. Bakın bu her canlının muhakkak ayması gereken zor bir öğreti.
- Bana yanlış gelen ya da doğrusunu bildiğim şeyleri düzeltmeye kalkmamayı. ¨Aa tabii¨, ¨Haklısın¨, ¨Doğrudur¨ gibi sözlerin kişiyi büyük yorgunluktan kurtardığını. Burada sahtekarlıktan söz etmiyorum, boşuna her halta bulaşmamanın ferahlığından söz ediyorum.
- ¨Ne gerek var?¨ sorusunu daima sormak gerektiğini.
- Üç maddenin ışığında: sessizliğin altınlığını…
- Beni yoran her şeyden uzaklaşmam gerektiğini…
- Telefonunu elinden düşürmeyen kişilerle yemeğe çıkmamam, buluşmamam gerektiğini…
- Zamanı ve enerjini savurmamanın zekice olduğunu…
- Bir yere ne zaman gideceğini ve oradan ne zaman kalkacağını bilmenin yaşam hünerine girdiğini.
- Sağlığın beden ve ruhun el ele vermesiyle kazanılacağını
- Sağlık demişken; sağlam kafanın sağlam vücutta bulunduğunu (ata sözleri kalp kalp), kendine hoyrat davranan kişilerin size karşı nazik ve anlayışlı olamayacaklarını…
***
* En yakınınla bile herhangi biri ile ilgili eleştirel görüşünü paylaşmaman gerektiğini. Ağzından çıkanın döne dolaşa ne hala geleceğini tahmin bile edemeyeceğini.
- Hala eski aptal tuzaklara düşüyorsan seni tuzaklayanlara değil kendine bakmanın aciliyetini…
- Sevilmenin herkesin açık yarası olduğunu…
- İyi bir dinleyici olursan insanların seni tekrar tekrar görmek istediğini…
- İnsanların menfaatleri bitince senden nefret etmek için saniyede yüz sebep üretebildiklerini…
- İhtiyacım olduğunu sandım çoğu şeye aslında hiç ihtiyacımın olmadığını…
- Kendi meselesine kulak vermeyenin, içine sırtını dönenin daima başkalarında kusur ve suç aramayı seçeceklerini…
- ¨Neden öyle?¨ değil, ¨ Öyle işte ne yapalım ¨cı olmanın cillop gibi bir bakış olduğunu…
- Gece uykusunun, yürüyüşün, sporun, sağlıklı beslenmenin psikolojiyle direkt ilgisi olduğunu…
- Kimseyle ilişkini ‘hesap soracak/sorulacak’ samimiyet aşımına getirmemen gerektiğini…
- Başarının sevdiğin işi yapıp sakin sakin takılabilmek olduğunu.
***
- Çoğu şeyi kendime saklamayı… yüzde yüz anlaşılmayı beklememeyi, herkesin kendi derdinin, hikayesinin peşinde koştuğunu…
- ¨Çok iyi biri¨ denenenlerin en çok sağ gösterip sol çakanlar olduğunu. Çakallarrrrrrsss 🙂
- İyiliğin bir kenarda sessizce durup, ota boka bulaşmamakla değil merhamet ve vicdanla ölçülmesi gerektiğini…
- Değerlerinin ve önceliklerinin buluşmadığı kişileri yaşamımıza alamamamızın önemini…
- #yalnızdeğildir etiketinin pek de işe yaramadığını, sonunda herkesin başına geleni yalnız çektiğini…
- Herkesin o son konuşmayı hak etmediğini…
- Dizi izleyerek, sosyal medyada kaydırarak, yemekle, içkiyle uyuşulduğunu ve oyalanıldığını. Sessizce oturabilme kabiliyetinin kişiyi geliştirdiğini…
- Bitkilere özenle bakım yapınca ölmediklerini 🙂
- Eskiden eğlendiğin, keyif aldığın şeylerin artık tat vermemesinin normalliğini…
- Asosyalliğin huysuzluk, uyuzluk, gıcıklık olmadığını, sahtelikten kaçış olduğunu…
***
- O ¨Aman bin yaşasın¨ dediğin yılanın elbet bir gün seni de sokacağını…
- Herkes yapıyor diye girilen topların hiç de cool görünmediğini.
- Müziğin en etkin ilaç olduğunu…
- Yaş almış yüzlerin, dondurulup/doldurulmuş yüzlerden daha anlamlı ve güzel olduğunu unutmamayı…
- Yüzde yüz organik diye bir şey olamayacağını…
- Yeniliğe kapalı, narsist, kendiyle kavgalı kişilerin nasıl da acılaşarak yaşlandığını…
- ‘Mandela Etkisi’nin gerçek olduğunu…
- Adet yerini bulmasa çok daha rahat edeceğimizi…
- İnsanların ¨Vazgeçtim¨, ¨İstemiyorum¨, ¨Gidiyorum¨ demek yerine ortadan kaybolup yalan dolana sarılmayı tercih ettiklerini…
- Kendi halinde mutlu bireylerden zarar gelmeyeceğini…
- Sana uygun olan ne varsa önünde sonunda kavuşacağını…
- Gün doğarken uyanmanın hayat kaliteni yükselttiğini…
- Aslında çok da şey etmemek gerektiğini…
öğrendim 🙂
- Bakalım bu öğrendiklerimi yeni yılda kullanabilecek miyim?
- Acaba yeni yılda daha neler öğreneceğim?
2 Yorumlar
Bu maddeleri puzzle gibi düşünüp birleştirdiğimde ortaya çıkan tabloda;
BOZULMUŞ BİR TOPLUM, SAHTE DOSTLUKLAR VE BİR KÖŞEDE BATTANİYENİN ALTINDA BU TABLOYU GİOVANNİ ‘NIN MONTECARLO SUNU DİNELEYEREK İZLEYEN BİR KADIN GÖRDÜM. ÜZÜLDÜM. 2023 TE PUZZLE IN PARÇALARI DİLERİM BOLCA GÜLEN SURAT OLUR.
30’lu yaşların ortasında bunları düşünüp yavaştan uygulamaya başlayıp 40’lı yaşlara gelince ne kadar doğru kararlar olduğunu hayatımın her anlamda sadeliğe ihitiyacı olduğunu anladım.